menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye-Suriye Düşmanlığını İsteyenler

12 0
07.08.2024

İsrail’in son saldırılarıyla unutulan Suriye ile normalleşme girişimlerinin sekteye uğramasının temelinde, anormalleşme sürecindeki yanlışlar bulunmaktadır. Arap Baharı rüzgarına kapılarak Şam’daki diktatörlüğün sonu geldi” zannıyla en uzun sınır komşumuza karşı cephe açmanın faturası, bölge ülkeleri için ağır olmuştur. Suriye parçalanmış, milyonlarca mülteci sorunu yanında ağır terör tehdit ve saldırılarının hedefi olmuşuz. On milyonu aşkın Suriyeli evinden, yurdundan edilerek gurbet diyarlara çıkmış, birçoğu hayatını kaybederken niceleri kadın, çocuk, organ tüccarlarının sermayesi olmuştur. Kazananı ise elbette oyunu tezgahlayan küresel Siyonizm ve İsrail olmuştur!

Tunus, Mısır, Libya’daki olaylarla rejimler değişmiş, on yılların yöneticileri herşeyini kaybetmiştir. Suriye için de bunun kaçınılmaz olduğu tedavüle çıkmış, Baas sonrası Suriye oltası, ABD tarafından Türkiye’ye uzatılmıştır. Bu zehirli ikrama atlayanlar, Siyonist odakların kontrolündeki birimlerin etkin olduğu projelerin başındaki ÖSO’ya ev sahipliği yapmış ve görünüşte halk ayaklanmaları başlamıştır. Buradaki temel yanlış, Suriye’nin mesela Mısır veya Tunus olmadığının ötesinde Esed (Arapça aslan anlamına gelen kelimenin doğru yazılışıdır) yönetiminin İsrail-ABD için de en kullanılışlı olduğunun görülememesidir. Bundan daha vahim yanlış ise mevcut rejim çöktüğünde bölgenin geleceği hesabının yapılmamasıdır.

İki komşu arasındaki ilişkilerin zirve yaptığı, ortak bakanlar kurulunun toplandığı, ekonomik-sosyal entegrasyonun hızla ilerlediği dönemde Türkiye’nin doğrudan yönetimi hedef alan girişimlerinin arkasında ABD/Siyonist lobi bulunmaktaydı. Her ne kadar Şam rejiminin, olaylar başlamadan önce de ayrımcı, halkının bir kısmını vatandaş dahi kabul etmeyen zalim ve baskıcı uygulamaları olsa da silahlı isyanın herkes için çok daha büyük felaketlere yol açacağı, İsrail’in genişlemesine hizmet için bölgenin yangın yerine çevrileceği gün gibi âşikârdı. Akademisyenlerin büyük çoğunluğu “hükümetin, Suriye politikasını destekliyoruz, çünkü Şam yönetimi halkını öldürüyor” derken program aralarında “böyle konuşmaya mecburuz, çünkü kadro alamayız” türü mazeretler ileri sürmüşlerdi. Daha birkaç yıl........

© Önce Vatan


Get it on Google Play