menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Din ve Bilim : Bıçağın İki Yüzü

2 0
12.09.2024

İnsanlık tarihine baktığımızda, din ve bilim her zaman önemli roller üstlenmiş iki büyük kavramdır. Biri, insanın anlam arayışına ruhani cevaplar sunarken; diğeri, evrenin işleyişini rasyonel bir şekilde açıklamaya çalışır. Ancak bu iki alanın ilişkisi, yüzyıllar boyunca tartışmalı olmuştur. Bazıları bilim ve dini birbirine zıt, hatta çatışma içinde görürken, kimileri ise bu iki disiplini birbirini tamamlayan unsurlar olarak kabul eder. Peki, gerçekten bilim ve din birbirine ne kadar yakındır?

Dinin Tarihsel Bağlamda Bilimle İlişkisi

Dinin tarih boyunca bilimsel araştırmalara yön verdiği dönemler olmuştur. Orta Çağ İslam dünyasında, İslam alimleri astronomiden tıpa kadar geniş bir yelpazede bilimsel çalışmalara öncülük ettiler. El-Harezmi'nin matematiğe katkıları, İbn-i Sina'nın tıp üzerine yazdığı eserler, din ile bilimin birbirine zarar vermeyen bir ilişki içerisinde var olabileceğinin örnekleridir. Bu dönemde din, bilimsel merakı teşvik eden bir yapı olarak görülmüştür. Benzer bir şekilde Hristiyanlık dünyasında da Rönesans’la birlikte bilimsel devrimlerin kapısı açıldı. Galileo ve Newton gibi bilim insanları, dinî inanışlarına rağmen bilimsel keşiflerinde devrim yarattılar.

Ancak bu işbirliği her zaman böyle ilerlemedi. Örneğin, Galileo'nun dünya merkezli evren anlayışını çürüten bulguları, Kilise tarafından büyük bir tehdit olarak algılandı ve kendisi uzun süre Kilise tarafından yargılandı. Bu olay, din ve bilim arasında bir çatışma olduğunun altını çizmek için sıkça kullanılır. Fakat bu örnek, sorunun özünde din ve bilimin yapısal olarak zıt olmadığını, ancak iktidar ve güç odaklarının bu alanları nasıl kullandığına dair bir ipucu sunar.

Bilim ve Dinin Kavramsal Farklılıkları

Bilim ve dinin temel farkı, işledikleri alanlardadır. Bilim, evreni, doğayı ve insanı anlamak için deney ve gözlem temelli bir yaklaşım benimser. Doğruya ulaşmak için sürekli olarak kendini sorgular ve hatalarını düzeltir. Felsefi olarak ise bilim, doğa yasalarının evrensel olduğunu ve her şeyin bu yasalar çerçevesinde işlediğini kabul eder.

Din ise insanın ahlaki ve ruhani boyutlarını ele alır. Ahlaki sorulara ve ölüm, yaşamın anlamı gibi metafizik sorulara cevaplar sunar. Burada kesin bir "doğru" arayışı yerine, inanca ve kutsallığa dayalı bir anlayış vardır.........

© Önce Vatan


Get it on Google Play