menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Küresel kavganın odak noktası nadir elementler

17 31
18.05.2025

Geçtiğimiz hafta Trump’ın Körfez Arap ülkelerini ziyareti dünya gündeminin en önemli konusuydu. Türkiye’yi bu çerçevede en yakından ilgilendiren gelişme de ABD Başkanı’nın Suriye’nin yeni lideri Ahmet Eş-Şara ile görüşmesi ve bu ülkeye uygulanan yaptırımları kaldıracağını açıklamasıydı. Bu karar çerçevesinde ortaya çıkan bazı bilgiler ABD’nin yeni uluslararası politikaları açısından önemli ipuçları sunmaktaydı. Bunları sıralayalım ancak en önemlisini sonraya saklayalım.

SURİYE İSRAİL’E YAKLAŞACAK

Batı medyasındaki haberlerden Amerika’nın Suriye’ye bir fırsat vermek üzere bazı koşullar ileri sürdüğünü anladık. Bunlardan en önemlilerinden biri Şam hükümetinin İbrahim Anlaşmaları adı verilen sürece katılarak İsrail’i tanıması ve onunla dost olmasıydı. Eş-Şara’nın bunu kabul ettiği söylendi. Zaten tam bu görüşme sürerken ABD’nin eski Suriye temsilcisi ve üst düzey diplomat James Jeffrey bir açıklama yaparak “Amerika’nın Eş-Şara ile ilişkisinin adının El-Colani olduğu ve onu Esat’a karşı koruduğu döneme kadar gittiğini” açıkladı (Suriye Gözlem).

Demek ki Eş-Şara başına 10 milyon dolar ödül konulmuş bir terörist olarak kamuoyuna sunulurken aslında ABD ile birlikte çalışıyormuş. Muhtemelen onun bu konumundan ABD’nin en yakın müttefiklerinin bile haberi yoktu. Bu da kimin kimi tuzağa düşürdüğü sorusunu aydınlatmakta.

Öte yandan, Suriye’de iç savaşın tüm şiddetiyle sürdüğü uzun yıllar boyunca Eş-Şara’nın ağırlıkta olduğu İdlib bölgesinin gizli bir el tarafından korunduğu da aşikardı. Hem ısrarla insani yardım adı altında bölgeye Hatay kapısından gıda ve malzeme gönderen Amerikalılar, hem de Astana anlaşmaları çerçevesinde İdlib’e anlaşılmaz bir dokunulmazlık sağlayan Rusya, İran ve Türkiye kuşkusuz bazı ortak noktalarda buluşmaktaydılar.

Tabii bunlar Türk medyasında yeterince yer almadı, çünkü Suriye’de olup bitenler iktidar partisinin bir zaferi olarak gösterilmek isteniyordu. Eş-Şara hükümetinin Alevilere, Dürzilere, Hristiyanlara karşı yer yer katliam düzeyine ulaşan saldırgan tavrı ise hiç konu edilmiyordu. Son aylarda binlerce kişinin gerek etnik ve mezhepsel saldırılarda, gerekse kaos nedeniyle iyice vahimleşen asayiş sorunları çerçevesinde yaşamını yitirdiği Suriye bir barış ve özgürlük vahası olarak sunuluyordu.

Elbette ABD ve Avrupa ülkeleri Suriye’de olup bitenlerin farkındaydılar. Fakat hepsi sırayla Eş-Şara ile görüştüler ve sonunda da Esat zamanında konulan cezalar ve alınan yaptırım kararlarının kaldırılacağı söylendi. Peki, bunun nedeni sadece İsrail’in güvenliği, ülkenin federal bir yapıya dönüştürülmek istenmesi ya da öcüleştirilmiş bir IŞİD ile mücadele gerekliliğinden mi ibaretti?

ABD’NİN ASIL NİYETİ

Bu hafta içinde İngiltere’nin çok ciddi ve tarihi “The Times” gazetesinde çıkan bir haber her şeyi açıkladı. ABD ile Suriye arasında Trump’ın Ukrayna’yla yaptığına benzer bir nadir toprak elementleri anlaşması imzalanacaktı. Konuyla ilgili haberlere ayrıca Şam’da bir Trump Tower inşa edileceği eklenmişse de bunun asıl önemli konunun yani nadir toprak elementlerinin göz ardı edilmesi amacını taşıyor olması güçlü bir olasılıktı.

Nadir toprak elementleri, Trump’ın Ukrayna kriziyle ilgilenmeye başlar başlamaz Zelensky ile görüşmelerinde ilk dile getirdiği sürpriz konu olmuştu. Hatta Ukrayna parlamentosu ilgili anlaşmayı onaylayana kadar ABD Başkanı’nın Ukrayna ile ilgili en........

© OdaTV