Güç ve Gölge: Otoriter Liderlerin Yanındakilerin Psikolojisi
Kimi belgesellerde köpek balıklarının gövdesinin altında, ağzına yakın yüzen küçük balıklara rastlamışsınızdır. Bu balıklar, köpek balığının avlanırken geride bıraktığı yem kırıntılarıyla beslenir ve onunla bir tür simbiyotik ilişki kurar. Ancak bu ilişki, her zaman güvenli değildir. Köpek balığı aç kaldığında ya da av bulamadığında, bu küçük balıklar bir anda kendilerini av olarak bulabilir. Doğadaki bu ilginç ilişki, otoriter liderlerin çevresinde konumlanan bireylerin psikolojisini anlamak için güçlü bir metafor sunuyor. Güce yakın olmanın hem cazibesi hem de tehlikesi, insan doğasına dair çok şey anlatır.
Otoriter liderlerin etrafında toplanan insanlar, genellikle bireysel varlıklarından vazgeçip liderin gücüne entegre olmuş bir kimlik sergilerler. Bu kişilerin karakter yapısını anlamak için önce gücün psikolojik etkilerini değerlendirmek gerekir. Sosyal psikolog Stanley Milgram’ın otoriteye itaat üzerine yaptığı deneyler, bireylerin otoriter bir figürün emirlerine karşı ne kadar duyarsızlaşabileceğini gösteriyor. Güç, birey üzerinde hem korkutucu hem de büyüleyici bir etki yaratır. Bu etki, otoriter liderin çevresindekilerde bağımlılık, korku ve kendi kimliğinden ödün verme eğilimiyle sonuçlanır.
Bu bireyler, genellikle üç ana psikolojik özellik sergiler:
1. Bağımlılık ve Güvensizlik
Bu kişiler, bağımsız bir varlık gösteremeyeceklerine inandıkları için liderin gölgesine sığınır. Liderin gücü, onların varlığını meşrulaştırır. Psikolog Erik Erikson’un geliştirdiği kimlik kuramına göre, bireyler bir grup ya da güçlü bir figürün parçası olduklarında kendilerini daha anlamlı hissederler. Ancak bu süreçte bireysellikleri silikleşir ve liderin yansıması haline gelirler.
2. Kraldan Çok Kralcı Tutum
Otoriter liderlerin çevresindekilerin en belirgin özelliği, liderin politikalarını ve söylemlerini aşırı bir bağlılıkla savunmalarıdır. Bu davranış, sadece liderin gözünde........
© Nokta Haber Yorum
