Vah Milas Vah Güllük
Aslında Vah Türkiye diyecektim ama, Türkiye’de işlerin iyi ve yolunda gitmediğini söyleyenler yada eleştirenler soluğu savcılıkta alıyorlar.
Korkuyorum sanmayın,korkuyla (Allah korkusu hariç)içiçe-yüzyüze yaşamadım hiç.Ayrıca korkunun ecele faydası yok.Bu dönemde eleştirmek de pek cahil cesareti sayılmamalı. Yeri geldiğinde elbette eleştirecek, Anayasal hakkımızı elbette kullanacağız.Yeter ki kimseye hakaret etmeyelim,kimseyi haksız yere suçlamayalım ve iftira etmeyelim.Benim bugün anlatmak istediğim şey,Türkiye’nin genelindeki vahşi doğa katliamları değil.Onları her vesileyle yazıyor,mücadelesini sürdürüyorum.
Bugün antik kentler laboratuarı,zeytin ve zeytinyağının uluslararası değerde kıymetli adresi,işlenmemiş turizm ile tarımın çok değerli bir alanı ve görsel güzelliklerin canlı fotoğrafı olan Milas’tan bahsedeceğim.Milas yıllarca Bodrum’un gölgesinde kalmış, değer açısından aslında gözümüz gibi korumamız gereken bir şehrimiz.İçinde hepsi de birbirinden değerli günümüze kadar gelen (İasos-Labranda-Euromos-Heraklia)gibi 27 antik kente sahip Milas’ın Güllük ve Gökova körfezlerinde 198 km uzunluğunda muhteşem kıyıları da var.
Milas 5 bin yıllık geçmişe sahip,ama kıymetini yeterince bilmediğimiz bir tarih ve kültür merkezimizdir.Ayrıca Karya uygarlığının en önemli başkentidir de.Gümüşkesen mezar anıtı,Hekatomnos anıt mezarı,baltalı kapı,su kemerleri,camiler,Çöllüoğlu hanı,Beçin kalesi, Karyalıların haç yeri Labranda,Euromos,İasos, açık hava müzesi,Heraklia,Latmos,Bargilya, Bafa gölü,Ören Keramos,Gökçeler kanyonu, Milas evleri,Macar evleri,Çomakdağ,boksit madeni ihraç edilen Güllük tatil ve liman beldesi,hangi birini sayayım.Bunca değer başka bir ülkenin elinde olsa,buradan sağladığı turizm geliriyle rahatça geçinir, ülkeyi dövize boğar.
İşte biz bu kadar değerli bir bölgemizi, sanki toptan mahvetme kararı almışız gibi, yıllardır perişan ediyoruz.Zeytinliklerini........
© ngazete
