"Demokrasi, büyük bir sandık, üzerinde 'Satılmıştır' yazıyor"
Gaziantep'in tozlu sahasında, Fenerbahçe, sanki kendi çölünde susuz bir bedevi gibi dolandı durdu.
İlk yarı, Fenerbahçe için bir ayna gibiydi; tutup da çehresine bakan herkes mucizenin bile yetersiz kalacağını anlıyordu. Ne tribündeki cefakar taraftar, ne yönetimdeki bembeyaz kağıtlara yazılmış hayaller... Futbolcular bile umut torbasının dibini görmüş.
Uzun süre sonra ilk 11’e çıkarılan İsmail, İrfan ve Kostic... Sanki zamana karşı yıpranmış eski saatler gibi. Tik tak etmiyorlar, sadece sallanıyorlar. Gaziantep'in formda ayakları arasında kayboldular.
Öyle ki, Fenerbahçe son beş maçta dördüncü kez ilk golü kendi kalesinde gördü. Hep aynı masal: Orta sahada kaptırdığın top, filede biter.
♦♦♦♦♦
İkinci yarıya gelince... En Nesyri’nin iptal edilen golü, sahadaki buz gibi havanın fotoğrafa dönüşmüş haliydi. Sahada sevinçten eser yoktu. Sanki herkes, golü iptal eden hakeme dua ediyordu: "Kurtardın bizi, mutluluğu oynamak zorunda kalmadık."
Kayseri travması mı? Olabilir. Anlarız. Ama mücadeleyi bırakmak, sahada öylece durmak... Bu, Fenerbahçe formasının taşıyamayacağı bir ağırlık.
Soyunma odasının lideriyim diyen Mourinho’ya da bir çentik daha attık. Kayserispor maçı........
© Nefes
