Başörtüsü üzerinden Kıbrıs Türkünü biçimlendirmek
Kıbrıs Türkü inancını sessizce, gösterişsizce yaşar. Ne dinle çatışır ne de dinin siyasallaşmasına rıza gösterir. Ama bugün yaşadığımız başörtüsü gerilimi, dini değil; kimlik mühendisliğini tartışmaya açıyor. Asıl mesele, bir halkın kendi yaşam tarzına sahip çıkma direncidir.
Kıbrıs Türk halkı için din, bir aidiyet duygusudur; içseldir, sessizdir, vicdani bir değerdir. Allah’a inanır, bayramda büyüklerini ziyaret eder, cenazelerini kültürel gelenekleriyle ve dininin kurallarıyla kaldırır. Ama bu halkın dini yaşamı, sokakta afişlerle, kürsülerde sloganlarla değil, kalpte yaşanır. Kıbrıslı Türk, inançlıdır ama gösterişten uzaktır.
Ne var ki son iki ayda yaşadıklarımız, bu doğal dengeyi sarsmayı amaçlayan yapay bir krizle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Başörtüsü üzerinden bir “kimlik testi” yapılmak isteniyor. Bir öğrencinin örtünme talebi, hızla bir yönetmelik krizine dönüştü. Bakanlar Kurulu toplantıları, sokak mitingleri, afiş kampanyaları… Ortada gerçek bir sorun yokken, sahneye konulmuş bir gerilimle karşı karşıyayız.
Sadece bir başörtüsü mü, yoksa zorla yüklenen bir simgeler dünyası mı?
Hiç kimse bir öğrencinin başörtüsü takma hakkını sorgulamıyor, sorgulamamalı.
Tartışılan, bu talebin siyasallaştırılmasıdır. Yıllardır Kıbrıs’taki orta ve liselerde böyle bir sorun olmadı. Ne öğretmen şikayetçiydi, ne öğrenciler arasında huzursuzluk vardı. Ama şimdi birden bire bu “bez parçası” milli........
© Muhalif
