menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sadece Ahmet Değil: Bu Ülkede İyilik Konu Edildi, Kötülük Sıradanlaştı _ Adını unuttuğumuz ya da hiç bilmediğimiz tüm çocuklar için…

11 4
17.04.2025

Sadece Ahmet Değil: Bu Ülkede İyilik Konu Edildi, Kötülük Sıradanlaştı _ Adını unuttuğumuz ya da hiç bilmediğimiz tüm çocuklar için…

Korkuyla yoğrulmuş, cezasızlıkla serbest bırakılmış, ihmalle örülmüş bir ülkenin orta yerinde, İstanbul’un göbeğinde, insanların gözleri önünde, 15 yaşında bir çocuk bıçaklandı.

Ahmet Mattia Minguzzi…

Adını ezberleyemeden yasına tutunduk… Oysa ki hiçbir çocuğun adı, bu kadar kısa sürede bir ağıta dönüşmemeli.

Önlenebilecek bir ölüm, sadece yas değil, utanç da bırakır geride…

Önleyemediğimiz Yangın: Beyin, Sokak ve Toplum

İnsan beyni gelişirken iki kritik dönüm noktası yaşar. Biri 2 yaş civarında, diğeri ergenlikte. Ergenlikte beyin adeta yeniden düzenlenir. Ama bu süreçte henüz tam oturmamış bazı bölümler vardır. Özellikle de sağduyu, empati ve kendini frenleme becerileri henüz tam gelişmemiştir.

Bu da demektir ki; ergenlikte çocuklar çok düşünmeden hareket eder. Öfkeye çabuk kapılır, riskleri göremez. Çünkü onları durduracak iç ses, henüz tam olarak gelişmemiştir.

Ama burada kritik bir şey daha vardır.
Eğer çocuk, ebeveyniyle sağlam bir ilişki, güvenli bir bağ kurmuşsa, onun değer yargılarını “ödünç alır.” Doğruyu yanlışı kendi süzgecinden geçiremese bile, anne babanın süzgecini kullanır.
Fakat eğer bu bağ yoksa... O zaman başka bir otorite arar. Çünkü insan, sosyal bir varlıktır. Onaylanmak ister. Aidiyet arar.

Bugünün dünyasında çocuklar bu onaylanma ve otorite ihtiyaçlarını çok kolay başka yerlerde gideriyor. Sanal gruplar, sosyal medya, oyun arkadaşlıkları… Artık çocuklar rol modeli sokakta değil, ekranda oyun kanallarında, TikTok’ta, forumlarda buluyor.

Onlara yol gösteren kişi bir ebevey ya da bir öğretmen değilse, çoğu zaman bir ekran başındaki yabancı oluyor…

Ebeveynin rehberliği yoksa, öğretmen ulaşamıyorsa, sistem yetersizse… O boşluk kendi kurallarını koyuyor.

Sokak, sadece fiziksel bir geçiş alanı değil artık, gençler için kontrolsüz bir sosyalleşme mekanı ve bu sosyal ortam, hızla daha tehlikeli bir zemine kayıyor. Yalnız bırakılan çocuk, bir şekilde bir yere ait olmak zorunda. Eğer bu aidiyet sağlıklı bir çevrede kurulmazsa, şiddet yüklü yapılar devreye giriyor. Çeteler, yeraltı ekonomileri, informal gruplar… Çocuk, kendini korumak için bunlara tutunuyor. 18 yaş altı çocuklar suç çeteleri için adeta bulunmaz bir fırsat hâline gelmiş durumda. Çünkü bu çocuklar hem yönlendirmeye açıklar hem de yasalar gereği daha hafif cezalara çarptırılıyorlar ve/veya çok ciddi ceza indirimleri alıyorlar. Cezasızlık algısı, onları araçsallaştıran yapılar için teşvik edici bir zemin oluşturuyor. Bugün birçok çocuk, bu sistem zaafları nedeniyle suça itiliyor, kullanılıyor, tüketiliyor.

Gerçek sosyal bağlar çözüldükçe, yerlerini kırılgan ve geçici ilişkiler alıyor. Arkadaşlık değil, sadakat bekleniyor. Saygı değil, korku işliyor bu ilişkilerde. Çocuğun içinde bulunduğu dünya artık sadece zor değil, aynı zamanda tehlikeli hale geliyor.

Aileden, okuldan, toplumdan kopmuş bir çocuk… Aidiyet duygusunu en kolay nerede bulursa, oraya yöneliyor. Bu, kimi zaman bir sokak çetesi, kimi zaman bir şiddet örgüsü olabiliyor.

***

Çizgi filmde kavga eden karakterlerle, o kadar erken yaşlarda başlıyor ki bu süreç…
Arkasından kanlı dijital oyunlar ve nihayet gerçek hayatta güç arayışı…
Yani şiddet, çocuk için adım adım normalleşiyor.

Kendini var etmekle, zarar vermek arasındaki çizgi silikleşiyor.

***

Bu bir kişisel trajedi değil.
Ahmet’in ölümü, zincirleme bir yapısal bir sorunlar dizisinin son halkası.
“Benim çocuğum değil” diyerek kimse bu sorumluluktan kaçamaz. Çünkü bu sistem, hepimizin gözü önünde kuruldu.

Toplum, sadece yan yana yaşayan bireylerden oluşmaz. Ortak değerlerin, ortak........

© Muhalif