Davos’un Ruhuna Ne oldu?
Her yıl olduğu gibi bu yıl 20-24 Ocak arasında yine 130 ülkeden toplam 3000 lider ve iş adamı Davos’ un karlı zirvesinde toplandı. Temcit pilavı gibi ısıtılıp, bir kuş sütünün eksik olduğu ziyafet sofralarına konan konulardan katılımcıların sıkıldığı söylenemez. Ama geçen yıllara göre zirvenin teması bir hayli yavanlaşmış, özetin özeti haline gelmişti. Oturumları televizyondan izleyip, açıklamaları okuyunca Davos ruhunun can çekiştiği, geriye milyonlarca insan fakirlik çemberinde kıvranırken, bu yıl da sorunları hararetle tartışanların hala aradıkları çözümleri bulamadığı anlaşıldı. Geleneksel zirveler işbirliği ruhunu koruyup, müttefikler arasında safları sıkılaştırdığı sürece önemli. Hele şimdi Trump’ın dağıtmaktan büyük bir keyif aldığı uluslararası düzende, Davos aynı zamanda ABD ile ön müzakere alanı görevi gördü. Şimdi Trump’ı ikna için Georgia Meloni’den medet uman bir dünyada Davos ruhunun aynı kalması beklenmemeli.
“Akıl Çağı İçin İşbirliği”
İnsanın robotla ikamesi için işbirliğinin, insanlığa yararı daha çok tartışma götürecek. Yaratacağı belirsizlik ise kesin. Teknoloji devlerinin sınırsız yükselişi karşısında siyasilerin yapabileceği tek şey, bükemeyecekleri eli sıkmak, sanki işbirliği ile denetleyebilirlermiş gibi hareket ederek düzenlerini sürdürmek. Küresel ve bölgesel sorunlara podyumlardan verdikleri cevaplarda yeni bir şey yok. Ama seçilen sözcüklerin giderek daha yerleşik tanımsal kavramlara dönüştüğünü de söylemek gerekir. El hak bu açıdan kimse imaj yaratıcıların eline su dökemez. Yarattıkları yeni Davos sözlüğündeki kalıpları artık her yılın zirve toplantılarında kes-yapıştır ile kullanmaları, büyük bir kolaylık tabii. Jeopolitik şoklardan söz edip durdular. Hangi çatışma hali 2025 ve sonrasında dünya için jeopolitik şok olabilir ki? Ama işte ana temaya ekli ifadelerden biri de bu. İran........
© Muhalif
