menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Martı masalları

11 5
30.08.2025

“Ben olsam vapurlardan martılara ekmek, simit atılmasını yasaklardım” dedi oğlan. Şirket-i Hayriye adına Manchester’deki Maudslay Sons & Fields tezgahlarında yaptırılmış ve o tarihten bu yana Marmara’nın yorgun sularında istim basan emektar Çengelköy vapurunun güvertesindeydiler. Alabildiğine esmer bir delikanlıyla gülünce yanaklarında gamzeler açan sarışın bir genç kız.

“Neden?” diye sordu kız.

“Buradan Adalara kadar kaç kilometre var biliyor musun. Ve bu zavallı martılar bir lokma ekmek uğruna vapurun arkasında o kadar mesafeyi uçuyorlar. Hiçbir canlı karnını doyurabilmek için bu kadar eziyet çekmemeli” diye cevap verdi karaşın oğlan.

Marmara’nın yosma sularında çok aşık yüzdürmüş, çok onulmaz sevda iskandil etmiş Çengelköy vapurunun rokoko tarzı yapılmış güvertesindeydiler. Biraz önce ince belli Paşabahçe bardaklarda çay içmişlerdi. Çaylar, boynu vurulmuş sadrazam kanı demindeydi. Karanlık ve koyu kırmızıydı.

Tabii hayatlarında hiç sadrazam görmemiş esmer oğlanla sarışın genç kız bütün bunları bilmiyorlardı. Zaten bilmek de istemezlerdi. Onlar yalnızca bütün sevdalılar gibi, İstanbul Sultanlığı’nda kendilerince bir yaşam istiyorlardı…

Taçyapraklı bir ağustos ikindisiydi. Yüzlerce martı Çengelköy vapurunun dümen suyunda çığlık çığlığa uçuyordu. Birazdan İstanbul’a cam sicimi yağmurlar içinde eflatun bir nergis akşamı inecekti.

“Ne kadar da çok martı uçuyor ve hepsi de birbirinin aynısı” dedi genç kız. “Yok, dikkatle bakarsan birbirlerine benzemediklerini görürsün” diye söze girdi delikanlı. Sonra da anlatmaya başladı:

“Bak şu biraz daha esmer olanlar aslında kara martısıdır. Şuradaki, simide pike yapana gümüş martı denir. Şu tüyleri bembeyaz ve gözleri sarı olanlar balıkçıl martısı. Kanatları benekliler turna martısı. Biraz daha arkada kanatları külrengi olanlar kaşıkçı martısı. Hızlı hızlı uçan sarımtrak renkliler kırlangıç martısı.........

© Muhalif