Ayaşlı’nın “Gizli Görevli” kiracısı
Büyükelçi her zamanki gibi saat tam sekizbuçukta odasına girip, sedir ağacından yapılmış büyük çalışma masasına oturdu. Arkasına yaslanıp, iki yıldır elçilik yapmakta olduğu bu şehre, Afganistan’ın başkenti Kabil’e baktı. Bütün ufku kaplamış çıplak ve keskin kıvrımlı dağlara doğru uzanıp giden kerpiç bir başkent. Çamurlu sokaklar, bazıları yıkılmış ahşap telgraf direkleri. Boz renkli bir kasaba azmanı…
Özbek yardımcı içeri girdi ve üzerinde iki tane kırmızı hilal bulunan, ‘çok gizli’ damgalı sarı zarfı masaya bıraktı. Büyükelçi zarfı dikkatle açtı. Üzerinde Cumhurbaşkanlığı forsu bulunan kağıtta, iyi tanıdığı işlek bir el yazısıyla yazılmış, “Derhal oradaki bütün talebeleri, yol parası verilerek Türkiye’ye gönderiniz, burada askeri mekteplere yerleştirilecekler” cümlesini okudu. Yeniden arkasına yaslandı. Birkaç ay önce Ankara’ya gönderdiği gizli rapor üzerine kendisine böyle bir görev verileceğini tahmin etmişti zaten. Afganistan haberleşmesini büyük ölçüde denetleyen İngiliz ve Sovyet elçiliklerine hiç belli etmeden, bazı ‘özel’ yollarla Türkiye’ye ulaştırmayı başardığı raporu düşündü bir süre. Doğruca Cumhurbaşkanlığı’na gönderdiği gizli raporda, Sovyet yönetiminin uyguladığı eğitim siyasetinden kaçan çok sayıda Özbek, Türkmen, Tatar ve Uygur ailelerin çocuklarının, Kabil’de amaçsız ve çok zor bir hayat sürmekte olduklarını bildirmiş ve bu çocuklar için bir girişimde bulunulmasını önermişti. Kurtuluş Savaşı’ndan beri Orta Asya ülkeleriyle olan ilişkilere önem veren Cumhurbaşkanı da işte bu mektubunda çocukların derhal Türkiye’ye gönderilmesini istiyordu. Mektupta ayrıca bu işin çok gizli kalması, özellikle Sovyetler’den dikkatle saklanması uyarısı da yapılıyordu.
Genç yaşında atıldığı siyasi hayatta defalarca gizli görevler yapmış bulunan büyükelçi, hemen işe koyuldu.Gereken parayı buldu. Seyahatin ayrıntılı bir planını yaptı. Çocukları kilometrelerce uzaklıktaki Türkiye’ye ulaştıracak Afgan ve Türk görevlileri belirledi. 1933 yılının ılık bir Haziran gecesinde, Türkiye Büyükelçiliği binasından çıkan üstü çadır bezleriyle örtülü iki kamyon, havagazı lambalarının aydınlatmaya yetmediği yarı karanlık Kabil sokaklarına daldı. Büyükelçinin kayıtlarına göre, bazılarının isimleri Maksut Tarımbay, Turdi, Siracettin ve Rahmetullah olan 34 Özbek, Tatar, Türkistanlı ve Uygur çocuk, ellerinde bizzat büyükelçinin dağıttığı tahta bavullarla sığıştıkları kamyonlarda, örtülerin altına saklanarak yapacakları uzun yolculuğa başladılar. Büyükelçinin yaptığı plana göre, çocuklar önce Hindistan’a,........
© Muhalif
