“Dijital tekeller karşısında gazetecilik” deklarasyonu
“Medya Dayanışma Grubu” olarak geçen yıl Ankara’da “Gazeteciliğin Dönüşümü ve Arayışlar” başlıklı iki çalıştay ve konferans düzenlemiştik. Dile getirilen görüşleri, “Gazetecilik Hak ve Özgürlükler Deklarasyonu”nda toplamıştık. Meslektaşlarımızın ve Dayanışma Grubu’nu oluşturan 12 meslek örgütü yönetiminin değerlendirmelerinden sonra da deklarasyona son şeklini vermiştik. Deklarasyon, hak ve özgürlük mücadelemizde rotamızı kaybetmemizi önleyen, taleplerimizi belirginleştiren bir yol haritasıydı; aynı zamanda bir mücadele çağrısıydı.
Bu yıl da Dayanışma Grubu olarak mesleki alandaki büyük bir soruna, dijital mecralardaki sorunlarımıza el attık; 15-16 Mayıs’ta yine Ankara’da bu kez “Dijital tekeller, tehditler ve arayışlar” konulu konferans ve çalıştay düzenledik. Burada ortaya çıkan görüş ve önerileri de ikinci deklarasyon olarak “Dijital Tekeller Karşısında Gazetecilik” başlığı altında düzenledik.
Gazetecilerin ürettiklerinin okur ve izleyiciye ulaştırılmasında gizli algoritmalarıyla belirleyici hale gelen ulusaşırı dijital tekeller hem telif ödemeleri yapmıyorlar hem de medyanın gelirlerine de el koyuyorlar. Algoritmaları gizli ve denetime kapalı olan bu tekeller, dijital medyayı boğuyorlar. Şimdi bir de yapay zeka uygulamalarıyla daha da baskılıyorlar gazeteciliği.
Deklarasyonda, dijital tekellerin tahakkümü ve yapay zeka uygulamalarının giderek büyüyen tehlikesine ilişkin bu saptamaların yanı sıra alınması gereken önlemlere de yer verildi. Gazetecilik örgütleri ve medyaya, dijital tekeller ile yapay zeka uygulamalarının getirdiği baskı, yönlendirme, sorun ve tehlikelere karşı ortak mücadele çağrısında bulunuldu.
“Habercilik kooperatifleri” gibi yeni kurumsal modeller oluşturulması, dijital telif yasasının bir an önce çıkarılması, gazetecilik ürünlerinin eser kabul edilmesi, dijital hizmet vergisi getirilmesi, devletin Google, Meta, Apple ve Microsoft gibi dijital tekellerle yapacağı telif ve gelir paylaşımı görüşmelerine gazetecilik meslek örgütlerinin de katılması istendi.
“Hak ve Özgürlükler Deklarasyonu II: Dijital Tekeller Karşısında Gazetecilik” adlı deklarasyon, sansürün kaldırılışının yıldönümü olan 24 Temmuz’da, Ankara’da, Dayanışma Grubu’na öncülük eden Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlenecek basın toplantısıyla açıklanacak.
Nefes’in şeffaflık yükümlülüğü
CHP kurultayını iptal davası, muhalif medyadaki saflaşmaların belirginleşmesine yol açtı. İmamoğlu, Özel ya da Kılıçdaroğlu’nun sözcüsü gibi konuşan mı ararsınız, hakaretler yağdıran mı? Hepsi mevcut. Haberler ile kanaatler, yargılar, beklentiler birbirine karışıyor.
Böyle yanlışlıklarla dolu ortamda baştan beri Ekrem İmamoğlu yanlısı çizgi izleyen Nefes gazetesinin birdenbire “Ekrem başkan önemli ama partinin tek gündem maddesi bu olmamalı” manşetiyle çıkması okurları olduğu kadar saflaşmış gazetecileri de şaşırttı, tepkiler yükseldi.
Aslında Nefes’in manşeti, Kılıçdaroğlu yanlısı gözükse de hemen altındaki “CHP’de gerilim var: Cumhur ellerini ovuşturuyor” haberi Kılıçdaroğlu’nu hedef alıyor; onun tavrının “AKP’nin ekmeğine yağ sürebileceği” belirtiliyordu. Yine manşetin altında yer alan Nefes’in Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz’ın yazısı da doğrudan Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştiri içeriyordu.
Nefes, bu haliyle Genel Başkan Özgür Özel ve CHP Genel Merkezi’nin yanında yer alıyor ama İmamoğlu’ndan uzaklaşıyordu. Fakat gazete bu manevrayı yaparken yayımladığı manşet, bir haber değil, kanaat aktarılan bir köşe yazısıydı. “CHP’nin içinden ve tabanından parti yönetimine çağrı........
© Muhalif
