menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Her şey şiir ile başlar

12 5
02.02.2025

English Man/Hasta Adam filmi (1996) ardından, İtalyan Yönetmen…..tarafından ilk kez seyrici ile buluşan Ralf Fennes ile Julia B… çiftinin, Antik Yunan Edebiyatının baş yapıtlarından ve “Şiir” olarak dünya var olduğundan beri ilk olması sebebiyle de temeli oluşturan, yazarı Homeros’n ölümsüzlüğü 7.sanat dalı Sinema ve üstün oyunculukla karşımıza çıkıyor.

Çok yakında, Konsey, filmi ile yeniden seyirci ile buluşacak olan Ralf Fiennes’İ özlemiştik.

Dante’ye henüz varmadan, yolun yarısı tamamlanmadan ki İlâhi Komedya da, Ortaçağdan Rönesans’a geçişi anlatır.

Burada İtalyan Yönetmen, Uberto Pasolini’nin adeta Firenze’den sürüklemişte kıyıya bırakmış gibi dalgalar arasında medcezir gibi duran Kral’n (Ralph Fiennes) sessiz ve derinden dönüşü, hikâyedeki örüntüleri ilmek ilmek dokuyor. Tıpkı bir arkeoloji müzesinde, aniden canlanıveren o kaslı, güçlü ve savaşçı erkek modellerin adeta eşsiz bir tasviri ve bunca zamana karşı hiç mi yaşlanmaz bir insan.

Bence “Cevher” ile Demi Moore’n fiziği ve saçlarından çok birçok işlemsel detaydan sonra Ralph Fiennes’i yani “Büyük Kral’n Truva Savaşından”dönüşünü konuşmaları lâzım.

O derece muhteşem.

Bir kere eşsiz bir görsel şölen olması yanında ağır akmasındaki sır ise o antik çağı yaşatmak, tıpkı yazılan şiire sadık kalmak gibi bir nevi. Çünkü yeterince hızlanmış ve hızlandırılmış ve adına da sözde “yaşamak” dediğimiz, döngü içinde ne kadar boşa koşuşu da hatırlatılmakta.

İthaka; kıyılar, bir krallık savaş sonrası kaybolmuş bir halk, tahta göz dikmek ile kalmamış, yirmi yıldır yalnız kalmış Kraliçe’ye; içeriden ve dışarıdan oynanan oyunların yansıması, gayet özenle aktarılmakta.

Kral’n tanınmayacak halde türlü zorlukla ile toprağına döner dönmez, toprağına secde edip, avuçlayarak yemesi, uğruna savaş verdiği vatanına saygı ve sevgiyi çok naif bir şekilde sunmakta.

Ve eşi Kraliçe’ye tam da Kral’a yakışacak şekilde hasretini sıradanlıktan uzakta sunuşu.

Ülke yıkılıp, kalkınmak için yerinde saya dururken, boşlukları sisli ve kirli işlerle tasarlayanlar ve de geçmişe sadık olmayan, hiçbir şey bilmeyen gençliğin vurdumduymazlığı da güzel aksettirilmiş.

Gelelim kaderi değiştirecek kısım, Kraliçe’ye.

Bazı kadınlar makyajsız, doğal güzellikleri ile harikalar, bana göre. Kraliçenin yeniden eş seçimi töreninde, makyajlı olarak karşımıza çıkan ve adeta bir Cleopatra görünümlü Juliette Binoche’u, beğenmesem de rolünün hakkını tam şekilde vererek, gerçek bir Kraliçe duruşunu vermekte.

Filmin........

© Muhalif