menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Olağan dışı zamanlarda taraf olmak

10 1
09.04.2025

Tan Oral’ın çok sevdiğim bir karikatürü vardır. Bir babayı, kucağına aldığı çocuğuyla dertleşirken portreler ve şu cümleleri yazar; “Olağandışı bir ortamda dünyaya geldin sen… Biz de olağandışı bir dönemde yetiştik. Deden de olağandışı günlerde yaşadı…”

Bu topraklarda biraz da bu var, çıkılamayan bir olağan dışılık hali. Siyaseti biter afeti başlar, afeti biter ekonomisi başlar, ekonomisi başlayınca siyaseti yeniden başlar… Günlük yaşıyoruz, günlük tüketiyoruz ve kervanı da yolda düzüyoruz.

Çoğu yazımın girişine “biliyorsunuz bu aralar gündem yoğun” ibaresi yerleştiriyorum. Bu, takdir edersiniz ki bilinçli yapılmış bir tercih değil. Hakikaten Türkiye’nin 2016’dan beri gündemi, kendi standartlarına rağmen yoğun. Ancak bugün bu yoğun gündemi düşlerken neyi yazmam gerektiğini, neyi atlamam gerektiğini veya neye odaklanmam gerektiğini seçemiyorum. O nedenle ben de bu yazıya kervan yolda düzülür, diyerek başlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi 6 Nisan’da 21. Olağanüstü Kurultayı’nı gerçekleştirdi. Genel Başkan Özgür Özel, sanıyorum 19 Mart öncesi kendisine karşı olan parti içi muhalefetin “sesini kıstı”. Delegeler önce genel başkanlık seçiminde Özgür Özel’e güçlü desteğini gösterdi, sonra da genel başkanın anahtar listesini firesiz seçti. Bu kurultay her ne kadar iktidarın kayyum tehdidini ortadan kaldırmaya yönelik alınmış bir karar olarak servis edilmiş olsa da fikrimce hem Cumhuriyet Halk Partisi için hem de toplumsal muhalefetin sonrası için önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor.

Parti meclisi seçimlerinde yüksek oy almış isimlere dikkat edilmesi gerektiğine inanıyorum. Delege açıkça Deniz Yavuzyılmaz ve Mahmut Tanal gibi 19 Mart’tan bugüne sahada görünür ve ulaşılabilir olmuş siyasilere desteğini iletti. Bu iki ismin de önceki kurultayın anahtar listesinde olmadığı düşünülürse, siyasilerin toplumdaki meşruiyetlerini ve tanınırlıklarını artırmaları için önümüzdeki dönemde nasıl bir tavır izlemeleri gerektiği delege iradesine de yansımış vaziyette.

19 Mart’tan sonra yaşanan süreç, Cumhuriyet Halk Partisi’ne uzun zamandır yakalayamadığı bir fırsat verdi; seçmen tabanını mobilize edebilme gücü. Ancak bu noktada ufak bir eleştiri yapmam gerekiyor, Cumhuriyet Halk Partisi’nin şu ana kadar süreci kötü yönetmediğini düşünsem de partinin toplumu yönlendirdiği bir süreçte söz konusu değil. Daha önce de söylediğim gibi, sokağa çıkan ve hakkını arayan gençler Cumhuriyet Halk Partili değil. Büyük bir kısmının Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy verme eğilimi var ancak yine çok büyük bir kısmı, kendisini partiye karşı eleştirel bir tavır içerisinde konumlandırıyor.

Muhalefetin anlık pozisyonundan iktidarın mevcut durumuna geçelim. AKP ve saray hükümeti, 22 yıllık iktidarı boyunca pasif bir karşı devrim gerçekleştirmeye çalıştı. Bu pasif devrimin tamamen başarısız olduğunu iddia edemem ancak başarıya ulaştığını da söyleyemem. İlgili pasif devrim, her ne kadar karar alıcı siyasal elitte ciddi bir dönüşümü başarmış olsa da anlatısını karizmatik bir liderin kültü üzerinden kurguladı ve kurumsallaşamadı. Kalıcı bir temelin veya zeminin üzerine oturamamış ve kültürel anlamda hiçbir zaman iktidara gelememiş saray hükümeti, 31 Mart’tan sonra anlatısının temelini oluşturan “Milli İrade” üstünlüğünü de kaybetti. 2023 seçimlerini son bir nefesle kazanan Erdoğan, artık yenilmez değil. Kendi iktidarını ve kişiliğini güçlendirdiğini düşünürken partisinin kurumsallaşmasına engel oldu ve yalnızlaştı.

Başka bir olgudan bahsedelim şimdi de. Türkiye’nin modernleşme, demokratikleşme, çağdaşlaşma olgularını inceleyen çoğu eser kalıplaşmış bir anlatının üzerine inşa olur; Türkiye’de değişim talebinin, aşağıdan yukarıya değil de yukarıdan aşağıya geldiği. Bu anlatının üzerine bina olduğu XIX. yüzyıldaki veya Erken Cumhuriyet dönemindeki tarihsel bağlamı tartışacak değilim elbette. Ancak bugün sanki bu teori geçerliğini kaybetti. İçerisinde bulunduğumuz 2025 Türkiyesi yakın siyasi tarihimizdeki bazı periyotlara benzetilebilir. Lakin bana sorarsanız, talebin aşağıdan gelmesi yönünden özgün bir tecrübeyi idrak........

© Muhalif