NAMERDİN TÜFEĞİNDEN ZEKÂNIN YAPAYINA
Köroğlu’nun kimliği konusunda çok çeşitli iddialar mevcuttur. Nasrettin Hoca, Yunus Emre ve daha nice şahsiyetlerde olduğu gibi, Köroğlu da Orta Asya’dan, Kafkaslar’a, Anadolu’ya, Balkanlar’a geniş bir coğrafyada sahiplenilen, Araplar da dâhil olmak üzere çoğu doğu halkı tarafından bilinen, sözlü kültürde önemli yeri olan bir şahsiyettir. Rivayetlere göre Türkistan, Erzurum, Bolu ya da İstanbul’da yaşamıştır.
Köroğlu Destanı çok geniş bir sahada bilinden ve çok çeşitli kolları olan bir destandır. Asırlarca kuşaktan kuşağa aktarılan önemli bir sözlü kültür ürünüdür[1]. Köroğlu, zalime ve zulmüne isyanın simgesi olarak geniş halk kitlelerince sahiplenilmiştir.
Yaşadığı çağ hususunda bir ittifak mevcut değildir. 7. yüzyıl ile 17. yüzyıl arasında farklı tarihler zikredilmektedir. Kimine göre o Gazneli Mahmut’tur, kimine göre Hüsrev Sultan, kimine göre 15-16. yüzyılda yaşamış bir saz şairi, destan kahramanı, Celali isyancısı ya da eşkıyadır.
Rivayetlerin hangisinin doğru olduğu ile ilgili kesin bir kanat sahibi olmak imkân dâhilinde değildir. Köroğlu, zikredilenlerden hangisi olursa olsun, halk kültürü üzerinde önemli tesirleri olan bir şahsiyettir. Diyelim ki o bir eşkıyadır. Onun halk kültürü üzerinde bize kadar ulaşan tesirlerine bakarak, herhangi adi bir eşkıya olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Zira bir milletin kuşaktan kuşağa aktarılan kültür ve edebiyat eserleri arasına girebilmek talihi, ancak milletin maşeri vicdanında hüsnü görmüş olmayı gerektirir. Bunun Köroğlu için de böyle olduğunu kabul ediyoruz.
“Köroğlu” denilince hemen, dillerde dolaşan Köroğlu namlı şahsiyetlerden, III. Murat devrinde yaşadığı ve Osmanlı ordusuna hizmet ettiği söylenen “Köroğlu” mahlaslı halk şairine (Âşık) ait “Benden selam olsun Bolu Beyi’ne / Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır / Ok gıcırtısından kalkan sesinden / Dağlar seda verip seslenmelidir“ kıtasıyla başlayan kahramanlık türküsü akla gelir.
Bu türküyü benim yaşımdakiler ve benden büyüklerin çoğunluğu plak/pikap, teyp ya da siyah beyaz TV’de, Hasan Mutlucan’ın kendine has sesinden, dinlemişlerdir. Ben çocukluk yıllarımda farklı ozanlardan da bu kahramanlık türküsünü ve farklı “Köroğlu” türkülerini dinlediğimi hatırlıyorum.
Yukarıda mezkûr türkünün bir dizesi var ki, tarihin bir dönüm noktasını, insanı şaşkınlığa düşürecek bir maharetle tespit etmiş ve tarihi bir kırılma noktasını, dillere pelesenk bir darbı mesel haline gelecek bir mısra ile........
© Mir'at Haber
