KAR DÜŞÜNCELERİ
Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze inceden
Muhip Dranas
Bu yıl kış ayları oldukça kurak geçiyor. Bir miktar Anadolu’nun doğusuna yağan kar diğer bölgelere, istisnalar haricinde, neredeyse hiç yağmadı sayılır. Zaten ülkemizde İstanbul başta olmak üzere üç büyük şehrin başına gelmeyen ülkenin başına hiç gelmiş sayılmaz. O yüzden özellikle devasa şehirlere kar yağması bütün “medyatörler” için bulunmaz bir nimettir(!) Yaygaranın, çığırtkanlığın bini bir para oluverir. Bütün medya mecralarından, her kar yağışında boca edilmesine alıştığımız manşetler bir daha sökün eder. Bu vesileyle bütün ülkenin üzerine boca edilen manşetleri şu şekilde özetleyebiliriz: Kar esareti!
Sahi ne oldu da mevsimlerin kendi devir daimlerinin gereği olarak yağan yağmur ve kar; esen rüzgâr ve güneş bizlerin sebebi felaketi oluyor? Diyebiliriz ki “Yaşlı dünyamız bize artık eskisi gibi müşfik davranmıyor, eski muvazenesinden eser yok, bizi ne vakit hangi felaketle yüz yüze bırakacağı kestirilemiyor.” Böyle dersek eğer, yaşanan sorunların mesuliyetini en baştan ihtiyar dünyamıza ve dolayısıyla onu sevk ve idare eden Yüce Kudret’e atmış olursunuz ki böylece haddimizi de aşmış oluruz.
Kış mevsimi her geldiğinde, ekranları felaket tellallığı kıvamında haberler kaplar, şehirlerin muhtelif yerlerine dağıtılmış muhabirler vasıtasıyla istilasına maruz kaldığımız düşmanın ne yaman olduğuna dair cümleler kurulur ve esaretin boyutuna dair bilgiler verilir. Yağan karın önemli bir kısmı, zaten şehrin beton asfalt, metal ve camla kaplı sathına tutunamadan erir. Toprak yoktur ki kar tutunabilsin. Şehrin sathında tutunabilenler de yollara, kaldırımlara boca edilmiş tuzla, solüsyonlarla ve bir türlü akışına ara vermeyen trafik marifetiyle eritilir.
Eskiden bir yerde durup oturmayan yaramaz çocuklara ebeveynler “Allah sana hiç otur demedi mi?” diye çıkışırlardı. Otomobillerle mobilize edilmiş modern toplum da o haşarı çocuklardan farksızdır. Bir türlü dur durak bilmezler. Zannedersiniz ki “Otomobil uçar gider” şarkısının büyüsünden bir türlü kurtulamamış kadın ve erkek şoförlerimiz, iki günlük karlı havada bile sabredemeyip yola revan olurlar. Ancak otomobilde ihtiyarı kar ve buzun ele almasıyla sekiz on arabayı biçmeden eve dönmeye........
© Mir'at Haber
