Fikir’den Uygulamaya Geçememenin Hüsranı
İnsanoğlu düşünen ve o doğrultuda hareket eden, şuurlu bir varlıktır. Onun bu hali, olayları ve gerçekleri, bilerek ve düşünerek anlamasına ve ona göre tavır almasını imkan sağlamaktadır.
Fikirler, uygulanmak içindir:
İnsan, aklı ve değerleri ile bir fikri kabul veya reddeder. Bu tavırda, ne şuursuz bir tepki ve ne de bilmeden ve kavramadan bir kabul durumu vardır. İnsan düşüncesi, sahip olduğu yüce değerler ile olayları değerlendirmekte ve onlar hakkında bir “hüküm” vermektedir. İyi veya kötü, doğru ve yanlış gibi..
Fikirler insanlar tarafından, olaylar ve sistemlerin ortaya çıkmasına imkan hazırlamaktadır. Tarih boyunca inanç, hukuk, ahlak, siyaset, kültür gibi olaylar, hep bu “fikri yöneliş” çerçevesinden irdelenmiş ve değerlendirilerek kabul veya reddedilmiştir.
Aslında bu durum, insanın kendi varlığı ile yaşadığı sistem arasındaki en önemli ilişkiyi de ortaya çıkarmaktadır. Bu yüzden, uygulanmayan bir fikir; veya fikir ile belirlenmeyen bir sistemin varlığından bahsedilemez.. Bütün bu etkileşim içinde insanın, şuurlu bir varlık olarak, olayları değerlendirme ve benimseme tavrı önem taşımakta ve haklar sisteminin de temelini oluşturmaktadır.
Günümüzde, fikrin yerini, ihtiyaçlar, arzular veya ideolojiler almıştır. Bu durumda, insanın aklı ve iradesinden çok, bedeni ve biyolojik ihtiyaçlarının onu yönlendirmesine şahit olmaktayız.........
© Mir'at Haber
visit website