Dünyanın Adaletsizliğe Teslimi Gerçekleşiyor Mu?
Dünya, bugün geçmişten daha endişeli ve sıkıntılı bir geleceğe doğru gidiyor. Bunun sebebi, insanların ahlaki ve insani değerleri kaybetmesinden kaynaklanıyor. Siyasi, iktisadi ve hukuki ihlallerin tamamı, bu konudaki çalışmaların eksik veya yetersiz olmasından değil, bu kural ve sistemlerin yanlış ve menfaat merkezli kullanılmasından kaynaklanıyor.
İnsanın, dünyanın kaderini tayin etme arzusu:
1700’lü yılların sonlarında Avrupa’da krallıkların adaletsiz ve merhametsiz yapısı sebebiyle, aydınlar ve siyasetçiler bu durumdan çıkış aramalarında, kilise’nin ve krallıklar ile derebeylerin otoritesinin kaldırılması ile ilgili, halk kitlelerine yönelik cazip siyasi, hukuki ve iktisadi teorileri ile, kilise-kral-derebeyi baskısından çıkmaya yönelik bir hareket başlatıldı. Endüstri hareketin makinalaşma ve ticari hayatın deniz aşırı alanlara yönelmesi ile birlikte güçlenen sanayi ve ticaret burjuvazisi, sosyal bilimcilerin liberal ve demokratik tezlerine sahip çıkarak, kilise ve kralların iktidarını yavaş yavaş değiştiriyordu.
Burada en dikkati çeken hususu, yeni düzenin ilahi ve geleneksel değerleri aşağılayarak ve bağnaz oldukları gerekçesiyle devre dışı bırakarak, sadece insan kaynaklı fikir ve ideolojileri insanlığın yegane benimseyeceği değer ve görüşler olarak sunmasıydı. Yani, hem dini ve hem de tarihi-geleneksel sistemlerin dünyayı sıkıntıya soktuğunu söyleyerek, buna alternatif olarak sosyal bilimci ve siyasetçilerin ortaya koyduğu sistemler ile problemin çözüleceğini iddia etmeleriydi.
Avrupa’da durum böyle iken, Osmanlı’nın hakim olduğu İslami ve insanı değerlerin olduğu........
© Mir'at Haber
visit website