Ayrı Dünyalarda Yaşamanın Esrarı
Bir toplumda insanların ayrı dünyalarda yaşaması, pek kolay anlaşılabilecek bir konu değildir. Bunu anlayabilmek için, kişinin kendi dünyasını bilebilmesi ve diğeri ile arasındaki farkı görmesi gerekir. Ben niçin yaşıyorum?. Sahip olduğum değerler nedir ?. Ben nasıl bir dünya arzu ediyorum ?..” gibi sorulara verilecek cevaplar, kendimize ait bir dünyanın var olduğunu gösterir. Kişi kendi dünyasını bu gibi kriterlerle anlamaya çalışır ve kendine bir gelecek kurmayı hedefler. Bir başkası ise, bu sorulara başka cevaplar veriyorsa, kendine göre başka bir dünyada yaşıyordur. Ama, aslında o; kendisine ait olmayan bir dünyada bulunmaktadır.
Geçmişin tersyüz edilişi:
Bu durum geçmişte böyle değildi. Toplumun fertleri, tamamen olmasa da çoğunlukla aynı hedef ve değerleri benimser; birbirleriyle ortak bir yaşama tarzını benimserlerdi. Hatta, cemiyette yaşayan farklı din ve ırklardan olan kişiler bile, dinleri farklı da olsa, bu hayatın kurallarına isteyerek uyar ve görünürde bu toplumun bir ferdi gibi yaşardı.
Ama bugün, toplumun bazı fertleri, “ortak değerler” i benimsemek şöyle dursun, birlikte yaşama tarzında bile farklı ve aykırı tutum ve davranışları sürdürme konusunda adeta yarışma içindedir. Bu durum, yaklaşık 170 yıl önce başlayan bir duyarsızlığın ve yanlışlığın getirdiği bir sosyal sapma olayıdır.
Yeni nesiller, kendilerinden önce meydana gelen olayları, eğer ilgi göstermezlerse bilme imkanını kaybeder ve kendi yaşadıkları dönemin alışkanlıklarını “tek gerçek” olarak........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein