menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

YAŞLILIK YALNIZLIK VE İNSANLIK

17 6
15.02.2025

Yaşlanma, “canlının olgunlaşma süreci tamamlandıktan sonra biyolojik, fizyolojik ve psikolojik yetilerinin zayıfladığı ve yaşam fonksiyonlarının giderek azaldığı bir süreci ifade eder.” Nitekim insan, yaşlandıkça bazı yetilerini yavaş yavaş kaybetmeye başlar; gözleri iyi göremez, kulaları iyi duyamaz, yürümede ve gündelik işlerini yapmada güçlük çeker, hatta unutkan olur. Kur’an, bu durumu şöyle açıklar:

Allah, sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından bir güç veren, sonra gücün ardından bir güçsüzlük ve yaşlılık verendir. O, dilediğini yaratır. O, hakkıyla bilendir, üstün kudret sahibidir[1] ; “Kimin ömrünü uzatırsak, onun doğuştan gelen yeteneklerini de azaltırız, hâlâ anlamazlar mı?”[2]

Bu durum, şayet erken bir ölüm vaki değilse, insanın yaşlandıkça yaşamak zorunda olduğu bir süreçtir. Bu nedenle yaşlığın, bazen bir hüzne, bazen de şu hikayede olduğu gibi insana tebessüm ettiren unutkanlığa sebep olduğu görülür:

“….Süpermarketten çıktım ve arabamın anahtarını aradım. Cebimde değildi. İçeri girdim domates, patates bölümü ve tüm rafları dikkatle aradım ama bir şey bulamadım. “Galiba anahtarı arabada bıraktım” diye düşündüm.. Hızlı adımlarla otoparka koştum, ama arabam yoktu! Polisi arayıp konumumu, arabanın tarifini, plakasını vs. verdim ve anahtarın da arabada kaldığını söyledim.

Sonra en zor kararı verdim….. Karıma telefon ettim: “Karıcığım…(sesim titredi) Anahtarı arabada bıraktım ve araba çalındı!” dedim. Uzun bir sessizlik oldu…. Sonra bana yüksek sesle: “Kuaföre gitmeden önce seni süpermarkete ben bırakmıştım ya! İhtiyar!” dedi. Utanmadım da değil, ama mutlu da olmuştum. Sonra ona “Beni almaya da geliyor musun?” dedim. Bana bağırarak, “Gelemiyorum! Karakoldayım ve arabayı çalmadığıma polisleri ikna etmeye çalışıyorum! ” deyince, ne diyeceğimi bilemedim.

Yaşlılık, her ne kadar bu hikayede olduğu gibi tebessüm etiren bazı olumsuzluklara sebep olsa da iyi yönetildiğinde olumlu sonuçlar verme potansiyeline de sahiptir. Daha açık bir ifade ile yaşlanma, insanın bazı yetilerinin azalmasına sebep olsa da bu yetilerinin insana farklı bakış açıları ve tecrübe kazandırdığı da unutulmamalıdır. Bu bakış açısına eski tabirle firâset veya âriflik, yeni tabirle vizyon denilmektedir. Nitekim ünlü bir düşünür, bu gerçeği “Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir, çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır ama görüş açınız genişler”[3] sözüyle ifade eder. Zira insanın, yaşlandıkça, yaşadıklarından ders aldığı, tecrübe kazandığı; gençlik yıllarındaki hareketliliğinin durgunluğa dönüştüğü; ergenlik ve delikanlılık tavırlarının sona erdiği, bu nedenle de daha müsamahalı, daha hoş görülü, daha yapıcı, insaflı ve affedici olduğu görülmektedir. Bu kabiliyetlere ve kişilik özelliklerine rağmen insanın, yaşlılık sebebiyle fiziksel aktivitelerinin azalması ise onu birilerine muhtaç hâle getirmektedir. Bilindiği gibi o birileri de aile fertleridir. Aile fertlerinin olmadığı ya da ilgilenmediği durumlarda ise devreye sosyal kurumlar girmekte ve onların bakımlarını üstlenmektedir. Şayet bu ikisi de olmaz ise yalnızlık, o kişilerin ölmeden önce varacağı son........

© Mir'at Haber