menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

SOSYAL DOKUYU ÇÜRÜTEN SİNSİ BİR HASTALIK: RÜŞVET

11 0
26.07.2025

Her haram, insandan ve onun kişiliğinden bir şeyler koparır ve ahlaken çürümesine sebep olur. Ama bazı haramlar var ki bunlar, sadece o haramları işleyenlerin ve yiyenlerin benliklerini ve kişiliklerini değil, aynı zamanda toplumların da sosyal dokularını çürütür ve insanların birbirine olan güvenlerini sarsar. Bu haramların başında da rüşvet, diğer bir ifade ile hak edilmeden, gayr-i meşru yollarla servet elde etme gelmektedir. Diğer bir ifade ile rüşvet, hak etmeden bir menfaat veya kazanç elde etmek için gizlice verilen ücret, hediye vs. gibi maddî bedelleri ifade eder. Nitekim Şemsettin Sami de rüşveti “ Kamus-i Türkî” adlı eserinde Bir memura haksız bir iş gördürmek için verilen ücret ve hediye” olarak tanımlar. Bu nedenle rüşvetin çoğu zaman “altın tas içinde sunulan zehir” gibi hediye adıyla verildiği; maddî ve manevî hiçbir karşılık beklemeden sevgi ve dostluk nişanesi veya muaşeret kaidesi olarak karşılıksız verilen gerçek hediye ile de istismar edildiği, dolayısıyla hediye adıyla verilen rüşvet ile gerçek hediye arasında niyete bağlı ince bir çizginin bulunduğu görülür.

Nitekim Peygamberimizin bir ahlak peygamberi olarak bir taraftan hediyeleşmeyi teşvik edip sosyal dokuyu güçlendirmek isterken, diğer taraftan da haksız kazanç yollarını ve bunlardan biri olan rüşveti de ağır bir dille eleştirdiği ve zekât memurlarının hediye almalarını rüşvet veya görev suistimali olarak nitelendirdiği görülmektedir. Mesela Resûlullah’ın İbnü’l-Lütbiyye’yi zekât toplamakla görevlendirdiği, görevini bitirip geri döndüğünde onun Hz. Peygamber’e, “Şunlar size aittir, bunlar da bana hediye olarak verildi” demesi üzerine, Hz. Peygamber’in minbere çıkıp, “Benim -zekât toplamak için- gönderdiğim bir memura ne oluyor ki, ‘Şunlar sizin, şunlar da bana hediye edildi’ diyebiliyor? Dikkat edin, bu kişi evinde otursaydı kendisine hediye verilir miydi?” [1] diyerek görevli memurun hediye almasını rüşvet olarak açıkladığı ve gerçek hediye ile rüşvet vermek amacıyla verilen hediye arasındaki farka dikkat çektiği biliniyor.

Kur’ân’da rüşvet sözcüğü geçmediği, fakat “Birbirinizin mallarını aranızda haksız yollarla [bâtıl] yemeyiniz. İnsanların mallarının bir kısmını yine bile bile haksız yere yemek için, onları hâkimlerin önüne atmayınız”[2] ayetinden rüşvet de dahil olmak üzere gasp, soygun, hırsızlık vs. gibi her türlü “batıl” kazanç yollarının yasaklandığı görülüyor. Nitekim “haram yemeyi davranış biçimi haline getiren Yahudileri kınayan âyette[3] geçen “suht” kelimesinin, rüşvet dahil “haram olan kazanç yolları” olarak yorumlanması da bunu ifade ediyor. Zira rüşveti veren kişi, hak etmediği bir menfaat elde ederken, rüşveti alan kişi de görevini kötüye kullanmış ve........

© Mir'at Haber