GEÇMİŞİ SORGULA(MA)MAK
Duyularımızla yaptığımız basit gözlemler, gerçeği ifade etseler de, her zaman hakikati ifade etmiyor, etmeyebiliyor. Bu durum, her ne kadar sosyal olaylarda daha fazla görülse de fizikî alemle ilgili bazı olgularda da söz konusu oluyor. Bu da gerçek ile hakikat arasındaki anlam farkını belirliyor. Mesela basit gözlemlerimiz, bize güneşin dünyanın etrafında düğünü gösteriyor, ama bu basit gözlem, gerçeği ifade etse de, hakikati ifade etmiyor. Zira derin araştırmalar ile elde edilen bilimsel veriler, bu gözlemin yanlış olduğunu gösteriyor. Bu da bize “gerçek ile duyular dünyamızı, hakikat ile aklımızın dünyasını; doğru ile de yargılarımızın evrenle ile dilde örtüşmesini ifade ediyor. Buna göre güneşin döndüğü “gerçek” tir, dünyanın döndüğü ise hakikattir, “dünya dönmektedir” yargısı da “doğru” yu ifade etmektedir.[1] Dolayısıyla gerçeklik, “Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkar edilemeyen, olgu durumunda olan” dır.[2] Bir diğer ifade ile “İnsanın şuurundan müstakil, müşahhas ve objektif olarak var olanların hepsi, var olmayanın zıddıdır.”[3] Hakikat ise “bir şeyin aslı ve esası, mahiyet” i demektir.[4]
Bu olgu keşfedilinceye kadar, basit gözleme dayanan bu gerçekle yetinilmiş ve düşünce sistemi buna göre kurulmuştur. Batlamyus da teorisini buna göre kurmuş ve “görünenin doğruluğu ve duyuların aldatmadığı prensibine” dayandırmıştır. Bu nedenle ünlü müfessir Fahreddin Râzî de tefsirinde delâleti kat’i olmayan bazı kevnî ayetleri yorumlarken dünyanın “sakin olduğu/dönmediği yorumunu yapmış ve “Yeryüzünün sâkin olduğunu anlamak istersen yine yeryüzüne bak” [5] demiştir.
Asırlar sonra bazı bilim insanlarının derinlemesine yaptıkları gözlemler ve derin araştırmalar sonucu, güneşin değil de dünyanın güneşin etrafında döndüğünü keşfetmelerinden ve bu bilginin İslâm alemine intikalinden sonradır ki bazı müfessirlerin de, Râzî’nin ve diğerlerinin sakin olarak yorumladıkları bu ayetleri, yeni bilgiye göre yorumlamaya başladıkları ve kimi din adamlarının da eski görüşte ısrar ettikleri görülmektedir. Bunlardan biri de çağdaş bir din adamı olan Abülaziz b. Bâz’dır. Nitekim onun yazdığı bir eserde dünyanın dönmediğine inandığı ve eski müfessirlerin bu konudaki yorumlarını tekrar ederek bu görüşte ısrar ettiği anlaşılmaktadır.[6] Bu da R. Garaudy’nin entegrizm diye tanımladığı zihniyetle bir uyum içinde olduğu göstermektedir.........
© Mir'at Haber
visit website