menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

BİR ANLAMA SORUNU: DÖLLENME KONUSUNDA KUR’AN NE DİYOR BİLİM NE DİYOR?      

11 0
31.05.2025

İnsanın yaratılış safhaları ile ilgili Kur’an’da önemli bir bilgi de yer almakta ve “O, (ana rahminde) atılan bir sudan yaratıldı. Ki o sulb/ bel kemiği ile terâib/ kaburga kemikleri arasından çıkar[1] denilmektedir. Ayrıca şu iki ayet de insanın yaradılışına temas etmektedir:

“İnsanı yaratmaya çamurdan başladı. Sonra onun neslini basit bir sudan (meniden) yaratmaya devam etti”[2]

Gerçekten biz insanı katışık bir sudan (döllenmiş yumurtadan) yarattık. Onu halden hale, şekilden şekle soktuk ve nihayet onu işiten, gören ve akleden bir varlık haline getirdik.”[3]

İnsanın atılan sudan (meniden) yaratılması ile ilgili Kur’an’ın verdiği bu bilgi ile insanların sahip olduğu bilgi arasında her hangi bir çelişki bulunmasa da bazı çevrelerce atılan suyun/meninin “bel kemiği ile göğüs kemikleri arasından çıktığı” bilgisi ile bilimin çatıştığı iddia edilmektedir. Bu iddia sahipleri, görüşlerini meninin üretilme yerinin, ayette ifade edildiği gibi bel kemiği ile kaburga kemikleri arasından değil, testis/husye denilen kuş yumurtası büyüklüğündeki erkek üreme organında olduğu bilgisine dayandırmaktadırlar. Bu bilgi, ilk bakışta doğru gibi görünse de, konu derinlemesine incelendiğinde bu olgunun iddia edildiği gibi olmadığı, daha farklı bir nitelik ve görünüm arz etiği anlaşılmaktadır. İnsanların bir zamanlar çıplak gözle gökyüzüne bakıp da güneşin döndüğünü söyledikleri gibi bu iddia sahiplerinin de bu konuya yüzeysel baktıkları anlaşılıyor. Zira gözlem aletleri gelişip de gökyüzü derinlemesine incelendiğinde, güneşin değil de aslında dünyanın döndüğü nasıl anlaşılmışsa, gelişen teknoloji sayesinde anne karnındaki embriyolojik gelişimin anlaşılmasına paralel olarak bu konunun da netliğe kavuştuğu görülüyor.

Nitekim Süleyman Ateş, Dr. Abdu’l Vedûd’un “Phenomena Of Nature And The Quran” adlı kitabından da yararlanarak tefsirinde bu konuyu derinlemesine incelemiş ve önemli açıklamalarda bulunmuştur. Bu açıklamaların kısa bir özeti şöyledir: Müfessirlerin genel kanısına göre sulb, omurganın kuyruk sokumuna yakın kısmıdır. Terâib ise, iki yandan en alttaki dörder kaburga kemiğidir. Ayet, insan suyunun sulb ile terâib arasından çıktığını söylemekte; ilim de spermlerin erkeğin husyelerinde, yumurtanın da kadının yumurtalığında oluştuğunu açıklamaktadır. Kur’an’ın söylediği ile bilimin söylediği arasında bir aykırılık yoktur. Çünkü husyeler/testisler ve yumurtalık, anne karnındaki ceninin sulb ile teraib arasındaki bölgede oluşur. Sonra husye, gebeliğin ilerlemesiyle yavaş yavaş aşağı iner, doğumdan önce vücut dışındaki haya torbası içine girer. Yumurtalık da tıpkı husye gibi leğen kemiklerinden aşağı iner ve orada durur.[4] Bu konuda Prof. Dr. Erdoğan Unur Bey’in verdiği şu bilgiler, sanırım konunun daha iyi anlaşılmasına önemli katkı yapacaktır:

İnsan vücudundaki omurga olarak adlandırdığımız kemik yapı, 33 adet omurdan oluşur ve beş farklı bölüme ayrılır. Boyun omurları, 7 adet; göğüs omurları 12 adet ki göğüs omurlarının her birine sağlı sollu bir çift kaburga tutunmaktadır, bel omurları 5 adettir. Bu omurlar birbirlerine hareketli eklemler ile bağlanmıştır. Geriye kalan 9 omurun 5 adedi birleşerek kuyruk sokumu kemiğini oluştururken, 4 adedi birleşerek kuyruk kemiğini oluşturur. Bu kemiklerin hareket kabiliyeti yoktur. Bu kemikler leğen (pelvis) iskeletinin arka kısmının yapısına katılırlar.

© Mir'at Haber