menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“TEKFİRCİ ANLAYIŞ”IN KÖKENLERİ

16 2
21.09.2024

Hz. Peygamber hayatta iken tekfirle doğrudan ilişkisi bulunmayan bir hadise ile nifak ve irtidad olayları hariç, Müslümanların birbirlerini tekfir ettiklerine dair dinî kaynaklarda- bildiğim kadarıyla- kayda değer bir bilgi yer almaz. Hz. Peygamber döneminde yaşanan o hadise ise şöyledir.

Hicretin 8. Yılında Fedek civarında oturan Mürre kabilesi üzerine gönderilen 200 kişilik seriyyede Üsâme b. Zeyd de bulunmaktadır. Üsâme, bu seriyye esnasında Benî Mürre’nin müttefiki Cüheyne kabilesine mensup birini, “lâ ilâhe illallah” dediği halde, isteyerek değil de korktuğu için Müslüman olduğunu düşünerek öldürür. Bu olay daha sonra Hz. Peygamber’e iletilir. Bunun üzerine Hz. Peygamber, Üsâmey’i çağırıp ona, “Kalbini yarıp da mı baktın?” diyerek, bu öldürme olayından memnun olmadığını ve tasvip etmediğini ifade eder. Üsâme de böyle bir hata yaptığı ve Resûlullah’ı üzdüğü için de kendini affetmez, “Keşke daha önce değil de bugün Müslüman olsaydım” deme ihtiyacını hisseder.[1] Bunun üzerine,

“Ey iman edenler! Allah yolunda savaşmak üzere yola çıktığınızda, karşılaştığınız kişilerin durumlarını iyice araştırıp öğrenin. Size Müslümanca selam verene “ sen mümin değilsin” demeyin, dünya malına tamah ederek onu öldürmeyin”[2] ayeti nazil olur. Bu sözü ile Allah Teâlâ, yaşanan bu hadiseyi onaylamamış ve bu gibi durumlarda ne yapılması gerektiğini de açıklamıştır. Elmalılı Hamdi Yazır da bu ayetle ilgili olarak “Bir kimsenin zahirde verdiği selamı, gösterdiği teslimiyeti hiçe sayıp da onun hilafına tevehhümat ile doğrudan kalbine hükmetmeğe kalkışmayınız, zahirine göre muamele ediniz”[3] yorumunu yapar ve nüzul sebebi ile ilgili birkaç rivayet de zikreder.

Hz. Peygamber hayatta iken Müslüman olan , fakat daha sonra irtidad eden kimseler de olmuştur. Abdullah b. Ebî Serh bunun bir örneğidir. Medine döneminde Müslüman olduklarını söyledikleri halde, sergiledikleri olumsuz tutum ve davranışlar sebebiyle bazı kimselerin münafık olduklarına dair bir kanaat oluştuğu da bilinen bir olgudur. Bu nedenledir ki bazı sahâbîlerin zaman zaman kendilerinde de bir nifak alametinin olup olmadığı konusunda endişe ettikleri[4], bunun üzerine Hz. Peygamber’in de bu tür endişelere kapılmanın yersiz ve gereksiz olduğuna dair görüş beyan ettiği nakledilmektedir.[5] Kur’an’da ise münafıklarla ilgili kişilik bilgilerine geniş yer verildiği, fakat şahıs ismi zikredilmediği görülür. Hz. Peygamber’in de bu ilkeye uygun olarak şahıs ismi zikretmeden münafıkların alametlerinden söz eder.[6] Buna rağmen onun toplumsal birliği sağlamak amacıyla ölen bazı münafıkların cenaze namazını kılmak istediği, fakat Allah Teâlâ’nın buna müsaade etmediği de bilinmektedir.[7] Bu konuda Kur’an ve hadislerde yer alan bilgiler, kısaca böyledir.

Daha sonra ne oldu da bazı Müslümanlar, diğer Müslümanları “tekfir etme” ye başladılar? Böyle bir davranışın temelinde ne var? Bilindiği gibi bu davranışın ortaya çıkışındaki zahiri sebep, Sıffin Savaşı sırasında meydana gelen” hakem olayı” dır . Ancak hakem olayı, tekfir etme anlayışının çıkışında önemli bir etken olsa da, bu anlayışın günümüze kadar varlığını devam ettirmesini izah etmeye kafi gelmemekte ve asıl sebebin, çok daha derinlerde olduğunu göstermektedir. Bu sebepler arasında en fazla dikkat çekeni ise iman kavramının terimleştirilmesinde görülen tanım farklılıklarıdır.

İman, kavram olarak Kur’an’da yer alsa da........

© Mir'at Haber


Get it on Google Play