menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

EVLAT EDİNME

7 1
12.08.2024

Mekke’de nazil olan ayetler, daha çok itikat, ahlak, adalet, insan eşitliği ve benzeri konular ile ilgilidir. Medine’de nazil olan ayetler ise, daha çok toplumun sosyal hayatını ilgilendiren fıkhî/muâmelât konuları ile ilgili bulunmaktadır. Kur’an ilimleri ve tefsir konusunda çalışmalarda bulunurken, Kur’an’ın sosyal hayatı ilgilendiren, muamelat türü, insan hakları ile ilgili mesajlarını da önemseyip incelemek ve gündeme getirmek gerekir. Çünkü Kur’an’ın mesajları, insanlara ve onun sosyal hayatına yöneliktir. Allah, Kur’an’ı ölülere değil, dirilere göndermiştir. Onların da Kur’an’ın manasını öğrenerek ona uygun bir hayatı sürdürmeleri gerekir. Bu tür çalışmaları, bir çeşit vaaz olarak yorumlayıp hafife alanlar olabilir. Unutmamak gerekir ki Kur’an’da, yirmi beş yerde vaaz konusu gündeme getirilmektedir.[1] Mesela, “Şüphesiz Allah size, adaleti, iyiliği ve akrabalara yardımı emreder; ahlaksızlığı, kötülüğü ve haksızlığı yasaklar. Ders alasınız diye size vaaz eder/öğüt verir[2] mealindeki ayette, Allah’ın insanlara vaaz ettiği haber verilmektedir.

Sosyal hayatın önemli bir problemi olan evlat edinme meselesi de, Medine’de nazil olan ayetlerin önemle üzerinde durduğu bir konudur. Bu konu, o zamanın insanlarını ilgilendirdiği gibi, günümüz insanlarını da yakından ilgilendirmektedir. Bu mesele, tarih boyunca çeşitli toplum ve uygarlıklarda farklı biçimlerde algılanan ve uygulanan sosyal ve hukukî bir olaydır. Kur’an’da bu mesele, sosyal hayattaki önemi nedeniyle ele alınmaktadır. Bu konu ile ilgili ayetler, aynı zamanda fıkhî tefsir alanına girmektedir. Bununla beraber günümüzde, Müslümanlar bu konuyu Kur’an açısından yeterli bir şekilde bilmemektedir. Maalesef günümüzde, bu konuda yapılmış doyurucu çalışmaların varlığına şahit olamamaktayız. Müslümanları bu konuda bilgilendirmenin gereğine inandığımız için, bu konuyu incelemeyi düşündük. Bu nedenle, bu konu üzerinde durmanın yararlı olacağı kanaatini taşımaktayız. Bu çalışmamızda, önce evlat edinmenin tanımı ve tarih boyunca çeşitli uygarlıklardaki yerini kısaca açıkladıktan sonra, Kur’an’daki yeri üzerinde duracağız.

1 – “Evlat Edinmenin Tanımı

Evlat edinme, Arapçada “tebenni” kelimesi ile ifade edilmektedir.[3] Ayrıca Arapçada, “iddeâ” kelimesi de evlat edinme anlamında kullanılmaktadır. Buna göre evlat edinilen kişiye, “ed-deiyy” denilmektedir.[4] Bu kelimenin çoğulu, “ed’iyyâ” şeklinde kullanılmaktadır.[5] Bu kelime, Kur’an’da çoğul olarak “ed’iyâ” şeklinde geçmektedir.[6] Bir de evlat edinme olayı, Kur’an’da çocuk edinme şeklinde de geçmektedir.[7] “Bena” fiili, bina inşa etmek ve yeryüzüne ev yapmak gibi anlamları ifade eder. Bu fiilin, “tefe’ül” babından olan “tebenni” şekli ise, başkasının çocuğunu evlat edinerek kendi manevî binasını kurup neslinin devam etmesini sağlamak anlamına gelmektedir.[8] Terim olarak evlat edinme, kişinin, soyu/nesebi belli olsun veya olmasın, başkasına ait olan bir çocuğu, kendi çocuğu olarak kabul etmesi anlamına gelmektedir.[9] Türkçe sözlüklerde “evlat edinme”, bir kimseyi, yasa ile belirtilmiş şartlar içerisinde evlat olarak nüfusuna geçirmek[10] ve “evlatlık” da, evlat olarak alınıp yetiştirilen kimse[11] diye tanımlanmaktadır.

2 – Evlat Edinmenin Tarihçesi

İnsanlığın başlangıcından bu yana, insanlar arasında evlat edinme duygusu bulunmaktadır. Bunun çeşitli sebepleri vardır. Bu sebeplerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

1 – Çocuğu olmayan anne babaların, çocuk sahibi olma duygusunu yaşama arzuları.

2 – Himayeye muhtaç olan çocukları himaye altına almak.

3 – İhtiyarladığında, kendisine bakacak birinin bulunmasını sağlamak.

4 – Ölümünden sonra, mirasının paylaşılmasında kendi arzu ve iradesini hâkim kılma duygusu.[12]

5 – Yapay da olsa, aile ocağının devamını sağlama arzusu.

6 – Bazı toplumlarda, erkek sayısının ve buna dayanan gücün fazla olmasını sağlama arzusu.

İslâm öncesi Araplarda, evlat edinme olayı çok yaygındı. Evlat edinilen çocuk, öz çocuğun sahip olduğu tüm haklara sahip oluyordu. Öz çocuk ile evlat edinilen çocuğun arasında hiçbir fark yoktu. Eski Türk boylarında ve Roma hukukunda da evlat edinmenin önemli bir yeri vardı.[13] Roma Hukukuna göre kadın, başkasını evlat edinme hakkına sahip değildi. Fakat erkek, istediği zaman başkasının özellikle erkek çocuğunu evlat edinme hakkına sahip idi. Erkeğin evlat edindiği erkek çocuk, onun normal varisi sayılırdı.[14]

Evlat edinme olayı, bu günkü Türkiye’ye medeni kanunla girdi. Ondan önceki hukuk, evlat edinmeyi tanımıyordu. Türk Medeni Kanununda, “Eşler tarafından birlikte evlat edinilen ve ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına ana ve baba adı olarak evlat edinen eşlerin adları yazılır” maddesinde ifade edildiği gibi evlatlık, evlat edenlerin çocuğu olarak kabul edilir. Buna göre evlatlık, evlat edinenlerin mirasçısı olur. Ayrıca Türk Medeni Kanununa göre, evlat edinilen ile evlat edinenler birbirleri ile evlenemezler. Ancak evlatlık ile evlat edinen birbirleri ile evlendikleri takdirde, aralarındaki evlat edinme akdi feshedilir ve sona erer.[15]

Ehli kitap olan Yahudi ve Hıristiyanların dini inançlarında, evlat edinmeye sıcak bakılmamaktadır.[16] Çünkü vahye dayanan inanç sistemlerinde, evlat edinme olayı tasvip edilmemekte ve yasak olarak kabul edilmektedir.

3 – Hz. Yusuf’un Evlatlık Alınması

Yukarıda, Kur’an’ın çeşitli ayetlerinde evlatlık konusundan bahsedildiğine yer verdik. Bu örneklerden biri, Mısır Azizinin Yusuf peygamberi (as.) evlat edinmek istemesi olayıdır. Bu konu ile ilgili olan bir ayette, şu bilgilere yer verilmektedir:

وَقَالَ الَّذِي اشْتَرَاهُ مِن مِّصْرَ لاِمْرَأَتِهِ أَكْرِمِي مَثْوَاهُ عَسَى أَن يَنفَعَنَا أَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَداً وَكَذَلِكَ مَكَّنِّا لِيُوسُفَ فِي الأَرْضِ وَلِنُعَلِّمَهُ مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ

Mısır’da onu satın alan adam, karısına dedi ki: “Ona değer ver ve güzel bak! Umulur ki bize faydası olur. Veya onu evlât ediniriz.” İşte böylece (Mısır da adaletle hükmetmesi) ve kendisine (rüyadaki) olayların yorumunu öğretmemiz için Yusuf’u o yere yerleştirdik. Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler.”[17]

Bu ayette, Mısır Azizinin Yusuf peygamberi evlat edinmek istediği haber verilmektedir. Çünkü onun çocukları yoktu[18] ve o zaman için Mısırda, vahye dayalı dinî uygulamalardan söz edilemeyeceği için, evlat edinme geleneği yaygındı.[19] Bu ayette yer alan, “Onu evlat ediniriz” cümlesi, “nettehizuhu veleden” ifadesi ile anlatılmaktadır. Bu ifade, Arapçada evlat edinme için kullanılan “tebenni” kelimesi ile tefsir edilmektedir.[20] Mısır Azizinin Yusuf peygamberi evlat edindiğine dair bu bilgileri veren bu ayetten sonra gelen ayetlerde ise, şu bilgilere yer verilmektedir:

وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدَّهُ آتَيْنَاهُ حُكْماً وَعِلْماً وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ {22} وَرَاوَدَتْهُ الَّتِي هُوَ فِي بَيْتِهَا عَن نَّفْسِهِ وَغَلَّقَتِ الأَبْوَابَ وَقَالَتْ هَيْتَ لَكَ قَالَ مَعَاذَ اللّهِ إِنَّهُ رَبِّي أَحْسَنَ مَثْوَايَ إِنَّهُ لاَ يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ {23} وَلَقَدْ هَمَّتْ بِهِ وَهَمَّ بِهَا لَوْلا أَن رَّأَى بُرْهَانَ رَبِّهِ كَذَلِكَ لِنَصْرِفَ عَنْهُ السُّوءَ وَالْفَحْشَاء إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُخْلَصِينَ{42}

Yusuf, erginlik çağına erişince, ona (isabetle) hükmetme (yeteneği) ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böyle mükâfatlandırırız. Evinde bulunduğu kadın, onun nefsinden murat almak istedi, kapıları iyice kapattı ve ‘Haydi gel!’ dedi. O da ‘(Hâşâ), Allah’a sığınırım! Zira kocanız benim velinimetimdir, bana güzel davrandı. Gerçek şu ki, zalimler iflah olmaz!’ dedi. Ant olsun ki, kadın ona meyletti. Eğer Rabbinin işaret ve ikazını görmeseydi o da kadına meyletmişti. İşte böylece biz, kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için (delilimizi gösterdik). Şüphesiz o ihlaslı kullarımızdandı.”[21]

Bu ayetlerde haber verildiği gibi, Mısır Azizinin hanımı Yusuf’a meylettiği gibi, Yusuf da ona meyletti. Ancak Allah müsaade etmediği için, ikisinin arasında cinsel bir olay yaşanmadı. Aynı sürenin başka bir ayetinde, konu ile ilgili şöyle denilmektedir:

وَمَا أُبَرِّئُ نَفْسِي إِنَّ النَّفْسَ لأَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ إِلاَّ مَا رَحِمَ رَبِّيَ إِنَّ رَبِّي غَفُورٌ رَّحِيمٌ {53}

Yusuf, ‘Ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefis, Rabbimin merhameti olmadıkça, kötülüğü emreder. Doğrusu Rabbim bağışlayandır, merhamet edendir’ (dedi).”[22]

Bu ayette, Yusuf peygamberin de bir insan olarak nefis taşıdığı ve nefsinin kadına karşı nefsanî bir duyguyu hissettiği anlatılmaktadır. Aslında Yusuf küçük bir çocuk iken, kadın ve kocası onu evlat edinmişlerdi. Bundan anlaşıldığına göre, bir çocuğu evlat edinen bir kadın, gün gelir evlat edindiği çocuğa karşı böyle bir duyguyu taşıyabilir. Aynı şekilde evlat edinilen çocuk da, kendisini evlat edinen kişiye karşı böyle bir duyguyu taşıması mümkün olabilmektedir. Bir peygamber olacak olan Yusuf’ta böyle bir duygu yaşandığına göre, evlat edinme olayının, insan fıtratına uygun bir davranış olmadığı anlaşılmaktadır. İnsan, peygamber de olsa, yine kendisinde insani içgüdüler ve nefsanî duygular bulunmaktadır. Bazı rivayetlere göre, Mısır Azizi vefat ettikten sonra, Yusuf peygamber onun hanımı ile evlendi. Yusuf peygamberin, o bayandan Efrâim ve Mişa’ adında iki oğlu dünyaya geldi.[23] Bu konu ile ilgili ayetlerden de anlaşıldığı gibi, Kur’an’da en çarpıcı bir şekilde anlatılan aşk kıssası, Yusuf peygamber ve onu evlat edinen bayanın arasında yaşanan olayı anlatan kıssadır.

4 – Hz. Musa’nın Evlatlık Alınması

Kur’an’ın başka bir yerinde, Firavunun hanımı Asiye’nin henüz beşikte bir bebek olan Musa peygamberi evlat edinmek istediği haber verilmektedir:

وَقَالَتِ امْرَأَتُ فِرْعَوْنَ قُرَّتُ عَيْنٍ لِّي وَلَكَ لَا تَقْتُلُوهُ عَسَى أَن يَنفَعَنَا أَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَداً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ {9}

Firavunun karısı: ‘Benim de senin de gözün aydın olsun! Onu öldürmeyiniz, belki bize faydalı olur yahut onu oğul ediniriz’ dedi. Aslında işin farkında değillerdi.”[24]

Mısır Azizi, çocuğu olmadığı için Yusuf peygamberi evlat edinmek istediği gibi, bu ayetten anlaşıldığına göre Firavunun hanımı Asiye’nin de çocuğu olmadığı için Musa peygamberi evlat edinmek istediği anlaşılmaktadır.[25] Hem Yusuf peygamberin hem de Musa peygamberin, başkaları tarafından evlatlık olarak alınmaları, kendilerine peygamberlik verilmeden önceki çocukluk yaşlarında yaşanan bir olaydır.

5 – Zeyd b. Harise’nin Evlatlık Alınması

İslâm’dan önce Araplar arasında evlat edinme olayları yaşanıyordu. Hz. Muhammed’e (sav.) peygamberlik görevi verildiği sıralarda bile,........

© Mir'at Haber


Get it on Google Play