SEKÜLER ZİHİN VE KISMÎ KULLUK TUHAFLIĞI
Bazen gökyüzüne bakan gözler, yıldızların ışıltısına takılıp kalırken hakikatin izini kaçırır. İnsanlar ağaçlara, taşlara, şehir kalıntılarına bakar ama çoğu zaman kalpleri oralardan geçmez. Oysa Yûsuf sûresinin 105. ve 106. ayetleri, bu bakışla fark edilemeyen büyük sessizliği bozar. Ayetler her yerdeyken insanlar, onları görmezden gelmeyi alışkanlık hâline getirmiştir. Tevhidin berrak çağrısı ortadayken, şirk gölgesinde bir imanla yetinilir; bakmak varken ibret alınmaz, inanıyor görünmekle yetinilir ama yön Allah’a çevrilmez. Bu yazıda insanın bakarken kaçırdığı hakikati ve iman iddiasının içini boşaltan zaaflarını ortaya koymak istiyorum. Soru nettir: “Allah’ı bilmek, O’na kul olmak için yeterli midir?” Söz konusu iki ayet, bu sorunun kalbine işaret ediyor ve bize hatırlatıyor: Mesele sadece görmek değil, yönelmek; sadece inanmak değil, Allah’a içten bir bağlılıkla teslim olmaktır.
Görmek Başka, İbret Almak Başka
Bir olan yüce Allah’ın varlığına, merhametine ve gücüne işaret eden ayetleri gören çok ama ibret alıp da O’na ortak koşmadan iman ve kulluk eden azdır: “Göklerde ve yerde nice ayet vardır ki yanlarından yüz çevirerek geçerler.” (Yûsuf 12/105). Ayetteki “nice (كأين)” kelimesi; inkârcıların ayetler karşısındaki tutumu konusunda hayret, sitem ve uyarı niteliğindedir. Yine “yanlarından” kelimesinin “yüz çevirerek” ifadesinden önce alınması, ayetleri kasten görmezden geldiklerine işaret etmektedir. Zira onların kalpleri........
© Mir'at Haber
