menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

PEYGAMBERÎ TEBLİĞDE HIRS, İHLÂS VE ÜCRET SORUNU

31 1
17.04.2025

Bazen çok sevdiğimiz birinin iman etmesi için dualar ederiz konuşuruz, örnek olmaya çalışırız ve gözlerinin hakikate açılması için elimizden geleni yaparız. Bununla birlikte ne kadar uğraşsak da bir şeylerin değişmediğini görürüz. İşte Yûsuf sûresi 103. ve 104. ayetler, bu duyguyu bizden çok daha derin yaşayan bir yüreğin, Resûlullah’ın (s) tebliğ serüveninden bir kesit sunuyor. Bu yazıda birlikte şu iki sorunun peşine düşelim: “Hz. Peygamber (s), iman etsinler diye bu kadar çabalarken, Yûsuf sûresinin indiği Mekke döneminde neden çoğu kişi yine de inanmadı? Ve Resülullah (s), neden bu kadar büyük bir davayı hiç karşılık beklemeden taşıdı?” Bu sorular sadece tarihî bir merak değildir; aynı zamanda bugünkü duruşumuzu sorgulamamıza vesile olur.

Tebliğde Peygamberî Gayret

Resülullah (s), inkârcıların özellikle de Yûsuf kıssasını soranların iman etmelerini hırslı bir şekilde istemektedir. Bununla birlikte o, iman etmesini istediği kişiyi iman ettirme gücüne sahip değildir. İnkârcıların inanması için ne kadar hırs gösterilirse gösterilsin inanmayan kimse dünyevi anlamda ne kadar sevilirse sevilsin (el-Kasas 28/56) ve inansın diye ne kadar örnek bir hayat yaşanırsa yaşansın hidayet Allah’tandır (el-Kasas 28/56): “Ne kadar çaba göstersen de insanların çoğu mü’min değildir.” (Yûsuf 12/103). Tarihî tecrübeyi de yansıtan bu ayet âdeta, “İnsanların inanması için elinden geleni yap, hidayeti Allah’a bırak.” demektedir. Yine ayetteki “mü’min” olmama durumu, Mekke’deki şartları anlatıyorsa Mekke’nin fethi öncesi aşamayı tasvir ettiği söylenebilir. O dönemdekiler, Allah’a inanmakla birlikte O’nun ortaklarının olduğuna da inanıyorlardı. Ayette kastedilen şey,........

© Mir'at Haber