HZ. YA’KÛB’UN HZ. YÛSUF’UN KOKUSUNU ALMASI
Hz. Ya’kūb’un güçlü bir hissedişle “Yûsuf’un kokusunu alıyorum.” (Yûsuf 12/94) dediği an, duyusal algının ötesine geçen bir hakikati işaret ediyordu. Aynı anda torunlarının buna şaşkınlıkla karşılık verip Hz. Ya’kūb’a eski düşüncelerini hatırlatmaları (Yûsuf 12/95), iki farklı gerçeklik algısının çatışmasını gözler önüne seriyor. Bu ayetler, hakikatin sadece görünen dünyaya indirgenemeyeceğini ve ilahi ikramla sezilen bir boyutunun da olduğunu düşündürüyor. Bugün bizler hangi gerçekliğe inanıyoruz? İşte bu yazıda Hz. Ya’kūb’un ilahi ikramla torunlarının dünyevi bakışı arasındaki bu farkı anlamaya çalışacağız.
Duyusal Algının Ötesinde
Oğullarının Mısır’da bulunduğu bir zaman diliminde Hz. Ya’kūb, torunlarına şöyle dedi: “Kervan (Mısır’dan) ayrılınca babaları, ‘Muhakkak ben gerçekten Yûsuf’un kokusunu alıyorum; eğer bunak olduğumu söylemezseniz.’ dedi.” (Yûsuf 12/94). Mucizevi bir şekilde Hz. Süleyman’a Belkıs’ın tahtını getiren yüce Allah (en-Neml 27/40), Hz. Ya’kūb’a da Mısır’dan Kenan iline oğlu Hz. Yûsuf’un kokusunu ulaştırabilir. Hz. Yûsuf kuyuya atıldığında onun kokusunu alamayan Hz. Ya’kūb’un, Hz. Yûsuf Mısır’da olmasına rağmen, “Yûsuf’un kokusunu........
© Mir'at Haber
