KUR’AN’DA FASLETME (AYIRDETME) KAVRAMI
Allah’ın (cc) hükmedenlerin en hayırlısı olduğu bir âyette de ‘fasleden’ kelimesiyle haber veriliyor. Dolaysıyla bu kelimenin (fiilin) ve türevlerinin Kur’an’da nasıll ve hangi anlamda geçtiğine bakmak gerekir.
Türkçe’de; fasletmek; ayırmak, bölmek, davayı halletmek, neticelendirmek. Fâsıl (fasleden) de bölen, ayıran, kısımlayan demektir.
-Fasıl; kısım, bölüm, ayrılma, kesme, çözme, dönem, devir, mevsim, musikide makam.
-Fasıla; ara, aralık, bölme, aralayan, bölen, ayıran şey. (Doğan, M. Büyük Türkçe Sözlük, s: 512-513)(Bunun çoğulu olan ‘fevâsıl’, âyetlerin sonlarına denir)
-Mafsal; vücutta iki kemiğin birleştiği oynak kısım, eklem, boğum. Birbirine birleştirilmiş iki parçanın oynak birleşme kısmı. Oynak eklem. (Doğan, M. Büyük Türkçe Sözlük, s: 1076)
Gelelim, Kur’an’da türevleriyle birlikte 43 defa geçen ‘fasleden’ kelimesinin aslı ‘fesale’ fiiline…
Bu da; bir şeyi kesmek, ayırmak (fesaltü’ş-şâte: koyunun eklemlerini kestim, denilir), hükme bağlamak. Çocuğu memeden kesmek. İki şey arasına engel olup fasıla vermek. Aralarında bir boşluk oluşuncaya kadar iki şeyden birini diğerinden uzaklaştırmak.
Bir yerden ayrılmak (fesale kavmün an mekân-topluluk bir yerden ayrıldı, denilir). (el-Isfehânî, R. el-Müfredat, s: 573)
İki âyette geçiyor: “Tâlût askerlerle beraber ayrılınca: Biliniz ki Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek…” (Bekara 2/249. Ayrıca bkz: Yûsuf 12/94)
-‘Fasl’; iki şey arasındaki mesafe.
-‘Faslu’l-hıtâb’; kesin hüküm. Hak ile bâtılın arasını fasletme (ayırdetme).
Davud’a (as) geniş bir hükümdarlığın yanında hikmet; ilim, anlayış, adaletle hükmetme, yerli yerinde iş yapma, faydalı olana sarılma, güzelikler üretme gibi şeyler verildi. O, bu hikmetle hükümdarlığını yürütüyor, Kur’an’ın sâlih amel dediği, güzel ve faydalı işleri yapıyordu. (Bekara 2/251)
Bir başka âyette ise ona ve oğlu Süleyman (as)a ilim ve hüküm verme yeteneği verildiği söyleniyor. (Enbiyâ 21/79) Onlar bu yetenek sayesinde kararlarında isabetli, işlerinde doğru ve faydalı idiler. Adaleti yerine getiriyor, insanların aralarını buluyor, hakları sahiplerine veriyorlardı.
Davud’a (as) bunların yanında ‘faslu’l-hitab’; yani anlaşmazlıkları kesin ve adil ölçülerle çözme, her maksadı sözle açıklama yeteneği (Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l Kur’an, 15/107) de bağışlandı.
“Biz Davud’un mülkünü güçlendirdik, ona hikmet ve hakla bâtılı ayıran söz (hüküm verme) yeteneği verdik.” (Sâd 38/20) O bu kabiliyetle kendisine gelen davaları çözüme kavuşturuyor, mülkünde adaleti sağlıyordu.
-‘Hükmün feysalün’; Hak bâtılı birbirinden ayıran hüküm.
-‘Fisâl’; çocuğu sütten kesmek (bir anlamda çocukla sütün........
© Mir'at Haber
