ALLAH (st) HÜKÜM VERENLERİN EN HAYIRLISIDIR
1.Rabbimiz Yûnus Sûresi’nin son âyetlerinde şu gerçeği haber veriyor:
Eğer Allah (cc) Elçisine bir zarar dokundursaydı, o zararı yine O’ndan başka kimse gideremezdi. Eğer onun hakkında bir hayır dileseydi Allah’ın ikramını da geri çevirecek kimse olamazdı. Hayırlı olan ne ise Allah (cc) onu kullarından dilediğine ulaştırır. Zira Allah (cc) çok çok bağışlayıcı, sonsuz merhametlidir.
Sonra Rasûlüllah’a (sav) şöyle hitap ediyor:
“De ki: Ey insanlar, size Rabbinizden hak olan gelmiştir. Artık kim hidâyeti (doğru yolu) seçerse, kendisi lehine seçmiş olur. Kim de dalâlete düşerse (doğru yoldan saparsa) kendi aleyhine sapmış olur.
Ben sizin üzerinize vekil değilim (görevim tebliğ etmektir).”
Arkasından da Allah’ın Elçisine (sav) şöyle buyuruyor:
“Sen, sana vahyolunana uy ve Allah hükmedinceye kadar sabret. O hâkimlerin (hükmedenlerin) en hayırlısıdır.” (Yûnus 10/107-109)
Sanki şöyle deniyor: “Ey Elçi, Allahın sana vahyettiğine (Kur’an’a) uy, gereğini yap. Bu uğurda sana gelebilecek eziyet ve sıkıntılara karşı Allah’ın, seninle inkârcılar arasında hüküm verinceye kadar sabret. Şüphesiz Allah, kulları arasında en hayırlı hüküm verendir. Çünkü O hakkaniyetle (mutlak adaletle) hüküm verir.” (Taberî, İbni Cerir. Câmiu’l-Beyân, 6/619)
Yûnus Sûresinde pek çok önemli konu var. Tevhid inancı, Allah’ın her şeyden yüce ve her şeyin hâkimi oluşu, şirk koşulan ve uydurma şefâatçıların reddedilişi, bütün emir ve yasakların (hükümlerin) Allah’a ait oluşu, bunların hiç bir kimsenin değiştirmeye yetkisinin olmaması, bunların Vahiyle bildirilmiş olması, ölümden sonra dirilişin, âhiret hayatının gerçekliği, mükâfat ve ödül hakkında şaşmaz ilâhi adalet gibi… (Kutub, S. fî-Zılâli’l-Kuran, 3/1826)
Rasûllerin/nebilerin görevi Allah’ın (cc) kendilerine vahyettiğini olduğu gibi çevresindekilere tebliğ etmek ve ilâhi mesajın doğru anlaşılmasını sağlamak, bunun için örnek olmaktır.
İnsanın da kul olduğunun, kulluk görevini yerine getirmek için Allah’ın hükümlerine uyması gerektiğinin, hiç bir hüküm, irade ve gücün O’nun hüküm, irade ve gücünün önüne geçemeyeceğinin bilincinde olmalı. (Komisyon, Kur’an Yolu, 3/146)
2.Kardeşleri Mısır’a erzak almak için geldiklerini zaman Yûsuf (as) ana-bababir kardeşini yanında tutmak istedi. Mısır’ın yasalarına göre bu mümkün değildi. Bir plan yaptı ve su kabını bu kardeşinin yüküne koydu. Yûsuf’un adamları; “kayıp eşya sizin yükünüzde bulunursa bunun cezası nedir?” diye sordular. Kardeşleri; “kayıp eşya kimin yanında bulunursa o kişiyi alıkoymak onun........© Mir'at Haber
