MODERNİST TUZAKLAR VE İSLAM’IN DÖNÜŞTÜRÜLME ÇABALARI
Bir medeniyetin çöküşü dıştan değil, içten başlar.
Ve bu çağ, içten çöküşlerin ustaca pazarlandığı, alkışlandığı bir çağdır.
Bu çağ, bâtılın hak suretine bürünüp gönüllerde taçlandığı bir çağdır.
Artık ordularla gelen düşman yok.
Cübbeyle, kravatla, ekranla, kürsüyle gelenler var.
Adı bizden, sesi bizden, sûreti bizden…
Ama yüreği, ruhu bizden değil.
Haçlı Seferleri Gömlek Değiştirdi
Eskiden kılıçla gelenler, şimdi “Kur’an’a dönüş” sloganlarıyla geliyor.
“Aklı kullanmak”, “özgür düşünce”, “reform”, “çağdaş yorum” gibi parıltılı sözlerin altına gizlenmiş bir fitne var:
İslam’ı dönüştürmek…
Daha doğrusu, İslam’ı tasfiye edip Batı’ya uyumlu, Batı’ya zararı olmayan cihâd’dan arındırılmış yeni bir din icat etmek…
Hedef: Kur’an’ı Yetim Bırakmak
Modernistlerin ilk hamlesi, hadislere saldırmaktır.
Çünkü bilirler ki; Sünnet giderse Kur’an sahipsiz kalır.
Ayetler bağlamını yitirir, anlamı buharlaşır.
Sonra da “tarihselci” yorumlarla ayetler bugüne taşınamaz hâle getirilir.
Ve ardından şu cümle kurulur:
“Bu ayetler o gün içindi, bugün için geçerli değil!”
İşte modernizmin asıl amacı budur:
Kur’an’ı susturmak için konuşmak.
Mezhepleri Küçümse, Âlimleri Aşağıla
Asırlar boyunca terle, emekle, binbir zahmetle, fedâkarlıkla; ilimle, hikmetle, yoğrulmuş mezhepler…
Bugün “çağın gerisinde”, “donuk”, “dogmatik” yaftalarıyla aşağılanıyor.
Âlimler “halkı uyutmuş”, “aklı dışlamış” diye karalanıyor.
Bu Batı’nın laboratuvarlarında, oryantalistlerin........
© Mir'at Haber
