İNSAN OKUDUĞUNUN ÖZETİDİR 4
Bu sabah her zaman kalktığı vakitten çok daha erken kalkmıştı. İçinde onu huzursuz eden bir his vardı. Abdest almıştı, lakin elini yüzünü bir kez daha yıkama arzusu oluştu; gitti, arzusunu yerine getirdi. Yere serili seccadede bağdaş kurarak oturdu. Delikanlı ile aralarında geçen konuşmaları tefekkür etti. Bu hali devam ederken dışarıdan saba makamında okunan ve insana müthiş bir huzur veren ezan sesini duydu. İstemsizce evin balkonuna çıktı. Ezanı ve içeriğini iliklerine kadar duymak istiyordu sanki. Eşini uyandırdı. Üstünü değiştirdi. Evin yakınındaki camide sabah namazını eda etti. Cami avlusunda o sabah gelenlerle ayak üstü havadan sudan, evlatlardan, ülkenin ahvalinden meseleler üzerine sonuç getirmeyecek ama konuşanları rahatlatacak bir muhabbet yaptılar.
Oradan ayrıldı. Yolda günün her saati açık fırından dumanı üstünde bir ekmek ve iki gevrek simit aldı. Dayanamayıp simitlerden birinin bir tarafını koparıp ağzına attı. Tatlı bir keyif aldı. Eve gelmişti. Eşinin uyumuş olabileceğini düşünerek kapıyı kendi anahtarı ile usulca açtı. Ekmek ve simitleri mutfakta tezgâhın üstüne bıraktı. Pijamalarını giydi. Kitaplığa doğru gitti ve raftan Sedat Umran’ın Gittin Taş Atarak Denizlerime kitabını aldı, balkona çıktı. Orada şiirin dehlizlerinde dolaşmaya başladı.
‘’ Ben ne zaman bir gül koklasam
Elindeki gül daha çok gül olur
Dolarsın gözlerime
Toz pembe bir düş gibi’’
Eşinin sesini işitti. Toparlandı. Üzerindeki pikeyi fark etti. Şiirin içinde uyumuştu anlaşılan. Kahvaltı hazırmış. Kalktı. Elini, yüzünü yıkadı. Sofraya geldi. Eşinin alnına bir sevgi, hürmet, teşekkür ve minnettarlık busesi kondurdu. Muhabbetle birbirlerine baktılar. Maveraya doğru bir aşk merdiveni yükseldi.
Kahvaltı bitmişti, yapılacaklar listesi hazırlandı. Adam, erkenden hepsini halletti. Evde dinlendi biraz. Saate baktı, dışarı çıkma vaktinin geldiğini düşündü. Hazırlandı. Yanına sabah okumaya başladığı şiir kitabını aldı. Eşi, bu kez mevsim meyvelerinden birkaç tane bırakmıştı bir poşete. Meşhur gençle buluşulacağını biliyordu.
Adam ‘Şiir Ağacı’nın yanına gelmiş, elindeki kitaptan ‘Yakınında’ şiirini sesli okumaya başlamıştı.
‘’Düşüncelerimin yumağını verdim sana
Çöz beni;
Dolaşıklığım senin yüzünden
İsterim bilmeni! ..
Tutsağım, sımsıkı tutmuşsun avcunda
Bir çığ gibi büyüsem de yüzyıllara
Uzayan bir çizgiyim paralelinde
Beni ne bir kimseye sor ne de ara!.. ‘’
Delikanlı da gelmiş, adamın okuyuşunu bozmamak için usulca yanına oturmuştu. Şiir bitince birbirlerine bakıp gülümsediler. Hoşbeşten sonra genç adam, dün anlatılanları özetledi kendisine, nerede kalmıştık, sorusu sorulmadan. Derin bir nefes alarak ve keyifle başladı adam:
Üniversiteli olmuştum. Ailemin, çevremdekilerin bakışının değiştiğini bariz bir biçimde görüyor ve hissediyordum. Kayıt için gittiğimde şehrin büyüklüğü........
© Mir'at Haber
visit website