HAC KURBANLARI (HEDY) TÜRKİYE’DE KESİLEBİLİRDİ
HAC KURBANLARI (HEDY) TÜRKİYE’DE KESİLEBİLİRDİ
Diyanet üzerinde yasal ve cemaat/tarikat baskıları olan Anayasal bir kurumdur. İslam’ı Şeriat ile birlikte sunamadığı gibi Şeriatimizin sunduğu kolaylıklardan da yararlanamamaktadır.
Diyanet Hac Kurbanlarının paralarını yatırmakta ama takibini yapamamaktadır. Kaldı ki Hac kurbanları Türkiye’de kesilebilirdi.
Biz bu konuyu araştırdık ve yazdık. Ama Din İşleri Yüksek Kurulu’nun gündemine getiremedik.
Aşağıda çalışmamızı ana hatlarıyla takdim ediyoruz. D.İ. Yüksek Kurulun’dan da davet bekliyoruz.
BİRİNCİ DELİL: HEDY KURBANI ŞÜKÜRDÜR ŞÜKÜR HER YERDE KESİLİR
Temettü hedy’i aynı yılın hac ayları içinde i hacdan önce umre yapma nimetine şükürdür. Bir diğer kabule göre önce ihram\yaptıktan sonra hac için niyetleninceye kadar ihram yasaklarından arınmış olma nimetine şükürdür.
Bu şükür görevi Kuran’da Eyyam-ı malûmat olarak belirlenen günlerle yani zamanla ilgilidir.
Şükürde asıl olan yapılmasıdır. Şerîat açık ve kesin bir zaman ve mekân belirlememişse her zaman ve her yerde yapılabilir.
Örneğin; malın şükrü olan zekât, bedenin şükrü olan oruç ve hatta yararlandığımız hayvanlar nimetine şükür olan Udhiye her yerde yapılabildiği gibi Temettü hedy’i kesimi olan şükür görevi de her yerde yapılabilir. Dolayısıyla Temettü hedyi her yerde ve Türk hacılar için Türkiye’de kesilebilir.
İKİNCİ DELİL: ASIL OLAN TAKVADIR
Kur’ânımızın açık beyanına göre Udhiye ve Hedy’de Allah’a ulaşacak olan onların etleri ve kanları değil takvadır.
Burada Allah’ın buyrukları çizgisinde Allah’ın rızasını arama olarak tarif edebileceğimiz takva Bakara suresinin 197. ayetinde işaret edildiği üzere haccın da amacıdır.
Yalnızca kesip yemek ve yedirmekle / faydalandırmakla değil Allah’ın rızasını hedeflemekle bu amaç gerçekleştirilebileceğine göre asıl olan kesimin yeri değildir.
Bu sebeple ihramh iken avlanmadan ötürü, o da sadaka ( yoksulu doyurma ) ve oruçla seçenekli kılınanın dışında, hedy’in Haremde kesilmesine ilişkin bir buyruk olmadığına göre Temettü hedy’i Harem / Mekke dışında örneğin Türkiye’de kesilebilir.
(Temettü hedyinin ceza hedyi olduğuna ilişkin Kur’ânî ve Nebevî bir delil yoktur. Umre ve umre – hac arası yararlanma nimet olduğuna göre Temettü hedyi de şükür olur.)
ÜÇÜNCÜ DELİL: MİNA/MEKKE’DE KESİM İÇİN AÇIK BİR DELİL YOKTUR
Kur’3an ihramlı iken avlanmadan ötürü verdiği alternatif seçenekleri olan hedy kurbanı cezasını ” Kâbe’ye ulaşacak hedy ” olarak nitelediği ve Mikat sınırları içinde işlenen suçun Mikat sınırları içinde tecziyesi makul olacağı için mezkûr hedy’in Mina / Mekke’de icrası içtihada açık olmakla birlikte Kur’anî emir olarak kabul edilebilir.
Kur’ân diğer hedy türü olan ihsar hedy’inde böyle bir şart getirmemiştir. İslam bilginlerinin bir bölümü dil bilgisi açıklamaları yanı sıra Hz. Peygamberin Hudeybiye’de İhsar’a uğraması sebebiyle kestiği kurbanını orada bir diğer anlatımla Harem sınırları dışında kesmesinden hareketle ihsar kurbanının ihsarın gerçekleştiği yerde kesilebileceği görüşündedir. [1] Üstelik acz halinde ihsar kurbanı da düşer.
Kâb b. Ucre’de örneklenen baş rahatsızlığı sebebiyle hedy kesimi de Peygamberimiz tarafından Mina / Mekke içi şartı ileri sürülmeksizin alternatif gösterilmiştir.
Kurân ihsar kurbanının ( hedyinin ) ve hastalık sebebiyle ihramdan çıkmak için kesilecek kurbanın Mina / Mekke merkezinde kesilmesi bir diğer anlatımla “Kâbe’ye ulaştırılarak ” kesilmesi şartını getirmediği gibi Temettü hedyinde de böyle bir şart getirmemiştir.
Peygamberimizin Mikat dışında geleceklerin beraberlerinde kurbanlık hayvan getirmemeleri şeklindeki emri de düşünülürse Temettü hedy’inin her yerde ve bu arada Türkiye’de kesilebileceği hükmüne varılabilir.
( Hudeybiyenin bir bölümünün haremden olduğu gerekçesiyle Hz. Peygamberin ihsar hedyini harem sınırları içinde kestiği dolayısıyla ihsar hedyinin Harem’e / Mina’ya gönderilmesi görüşü makul değildir. Zira kendisi hacdan engellenen kişinin hedyinin de engelleneceği açıktır. Engellenilmese bile de hedyi Harem’ / Mina’ya ulaştırıp kesecek kişi nasıl bulunacaktır?)
DÖRDÜNCÜ DELİL: KOLAYLIK İLKESİNİN KULLANIMI KUR’AN’IN EMRİDİR
Temettü hedy’i Bakara suresinin 196.ayetiyle Kur’ân’ın yüklediği vacib bir görev olarak kabul edilirse kolaylık ilkesinin kullanılmasının da vacib bir görev olarak kabul edilmesi gerekir.
Çünkü Kuran ” Hedy’in kolaya gelenini “ ifadeleriyle bu görevi yüklemektedir. Kolaya gelen / kolay olan ifadesi genelde büyük veya küçükbaş hayvanlardan edinilebilir olan anlamında değerlendirilmiştir. Ancak Kur’ânın bu mucizevî ifadesi değinilen anlamın yanı sıra ve daha çok hedy’i edinme kolaylığına işaret etmektedir.
Üzerinde iyice düşünüldüğün de anlaşılacağı üzere hedyde kolaylık ilkesine O’nu edinmede daha çok muhtacız. Çünkü var olan hayvanlar arasında seçim tabii bir işlemdir.
Edinme........
© Mir'at Haber
