GAZZE, ATEŞKES VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ…
Pazartesi Mısır’da uluslar arası bir toplantı yapılacak, ABD ve Türkiye ile birlikte irili ufaklı yirmiye yakın ülke katılacaktır. Sorun, İsrail saldırılarının tamamen durdurulması, dur durak bilmeyen şiddetinin sona ermesi, Filistin halkının gürültüsüz, acısız, bombasız günler yaşayacağı vakte erişmesi olarak kayda geçirilmelidir.
Anlaşmaya dair elimizde birden fazla değişime uğramış bir metin var… Bu metin üzerinde pazartesi günü de bir değişim yaşanıp yaşanmayacağı meselesi göreli bir hali işaret ediyor. Sesi çok çıkanlar ve sessiz kalanlar olarak ikiye ayıracağımız bir olguda bağıranlar ile sessizce işini görenler arasındaki farkı da göreceğiz…
Türkiye, hep sessizliğini korudu, ABD ise hep bağırdı. Türkiye her platformda Filistin davasının yanında durdu. ABD ise her zaman kendi çıkarını önceledi. Diğer ülkeler ise işin ucunun kendilerine dokunacağını anlayarak zemin kayması yaşamaya başladılar. Özellikle son İsrail’in Katar saldırısı yeni bir dönemin başlangıcı olarak iş görmeye başlayacağını göstermeye başladı.
İki yıldır, Gazze halkı her türlü soykırıma maruz kalmaktadırlar. Hiçbir ayrım yapılmadan işlenen cinayetler ve yapılan saldırılar ise tarihe insanlık kıyımı ve insanlık düşmanlığı olarak geçecek seviyededir. İnsanlık ile Yahudi egoizmi arasındaki derin uçurum giderek çoğalmaya devam etmektedir. Son yapılan araştırmalarda İsrail sempatisinin yerlerde süründüğü ve Filistin sevgisinin ise giderek çoğaldığı görülmektedir. ABD başta olmak üzere her Avrupa ülkesinde Yahudi nefreti giderek çoğalmaya devam etmektedir. Çünkü Filistin halkı üzerinden Yahudiler, bütün insanlığa, dünya insanlarına, kendilerinin Tanrının oğlu, diğerlerinin ise yaratılmış varlık olduğu mesajını fütursuzca vermekte bir beis görmemektedir. İşte bu yüzden giderek çoğalan bir nefretin kaynağı olacaklardır.
Ateşkes, bu zeminde ama kaygan bir yapıda sürekli hamleler ile devam ede gelen bir yapısallık ile hayat bulacaktır. Bu ateşkes, gücün belirleyici olacağı bir olguyu gösterecektir. İsrail, güç dışında bir başka sebep ile durdurulamayacaktır. İşte burada gücü teşkil eden yapı, İsrail ile bir arada olmayacak ve ona karşı duracak bir gücü işaret etmelidir. Yoksa İsrail, zaten her seferinde ateşkesi yarıda bırakıp saldırılarına devam etmiştir. Bu seferde aynı durumun olmaması için yeterli dirayete sahip bir güce ihtiyaç olduğu izahtan bedihidir
Bu güç kolektif bir güç olmalıdır. Çünkü bu sadece bir ateşkes değil, dünyanın yeni yönünü belirleyecek bir çözümü de içerecektir. Dünya nereye doğru yönelecek sorusunun cevabı, İsrail’in durdurulup durdurulamayacağına göre değişiklik arz edecektir. Bu yüzden, ABD İsrail’in yanında durup kendi geleceğini tehlikeye mi atacak, yoksa karşısına geçip, İsrail’i durdurup gelecekte kendi konumunu........© Mir'at Haber





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein