menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

DOĞRU SORULAR DOĞRU CEVAPLAR…

12 7
11.02.2025

İnsanlık, yanlış sorular eşliğinde kendinden uzaklaşarak yabancılaşmanın doruğuna ulaşmıştır. Doğa, Tanrı, Din ve Akıl üzerine sorulan sorular ve verilen cevaplar ile bugünü oluşturan kültürü inşa eden düşünce, görüldüğü üzere yabancılaşmayı en üst zemine taşıma konusunda önemli bir eşiği aşmıştır. İleri sürülen insan hakları, demokrasi, özgürlük ve eşitlik kavramlarının bugün geldiği noktada hümanizm denilen bakışın bile geri kaldığı bir zemine yaslandı. Yapay Zekâ ve gelişimi üzerine yapılan tartışmalar, Trans Hümanizm, Post Hümanizm tartışmaları, yanlış sorulara devam edildiğini ve bu yanlış soruların sonucunda elde edilen cevapların insanı geride bırakan bir yaşama doğru sürüklendiğini göstermektedir. Doğayı, salt kendi başına ele alarak onun neliği meselesini ele alan soru ve cevaplar, Tanrıyı geride bırakmanın bir zaferi ile kendi cevaplarını kendi ürettikleri yöntemler üzerinden cevaplayarak doğa üzerine tahakküm kurmayı, aslında kendi üzerlerine kurulan tahakküm ile aynı değere haiz olduğunu ise idrak edemediler. Bu yüzden gelinen bu noktada ilk aydınlanma felsefesi ve filozofları direk olarak sorumludurlar.

Modern düşünce ve türevlerinin kullandığı her kavram, doğası gereği ne olduğu tam olarak bilinemeyecek olan şeyleri kurgusal bir zeminde ve yapay olarak tanımlayarak onu kendi doğasının dışında konumlandırması yanlışın başlangıcını oluşturmaktadır. ‘Olan’ ile sınırlı bir bilişim süreci ve bu bilişim sürecine bina edilmiş düşünce ve felsefe insanı kendisinden uzaklaştırdığı gibi doğa ve insan arasındaki o illiyet bağını da dışarıda tutarak yanlış ilişkilerin ağını mutlaklaştırmıştır. Bu meselenin açığa çıkarılması ise neredeyse imkânsıza yakındır. Batı modernleşmesi içinde bu sorunlara yönelik geliştirilen eleştirilerin aynı yöntemi kullanarak varlık kazanması, yanlışı olumlayarak varlığını sürdürmesine neden olmaktadır. Yeni arayışların varlığı gözlenmektedir. Bu arayışların ise modern düşüncenin bilişsel zeminini yok saymadan yürümeye çalışması ise sorunu çözüme kavuşturmada zaaflar taşımaktadır. Düğmeyi baştan yanlış ilikleyen sonunu da yanlış getirir… Bu ilke bugün geçerliliğini sürdürmektedir.

İslam’a nispet edilen düşünce ve onun müntesipleri, düşüncenin doğal haline dönüşmesi, doğru sorular sorulmasını sağlaması ve doğru cevaplara ulaşılmasını sağlayarak bu yabancılaşmayı ortadan kaldıran bir beklentiyi karşılayamadılar. Bunun temel sebepleri arasında ise Modern düşüncenin ürettiği kalıplar, siyasi, kültürel ve iktisadı cazibesi karşısında........

© Mir'at Haber