BAYRAM O BAYRAM OLA…
Bayram, belirli bir zorluktan ve sıkıntıdan sonra ulaşılan güzel günlere ve rahata kavuşmanın oluşturduğu sevince göndermedir. İster dini bayramlar olsun, ister milli bayramlar olsun, belirli bir bedel, mücadele ve sabır göstererek ulaşılan mutlu zamanlara ait bir kutlama vesilesidir. Sevincin ve mutluluğun zirve yaptığı ve haklı bir nedene dayandığı içinde samimi ve içten bir sevinci taşıdığı da açıkça belirtilmelidir.
Ramazan ayı, müslüman için iki türlü bir ibadete kapı aralamaktadır. Birincisi, yemeden ve içmeden uzak durulduğu gibi istek ve arzulardan da sakınmayı içermektedir. Günah ve her türlü fesadı dışlayan bir yaşam biçimi kendini açığa çıkarır. İkincisi ise; yardımlaşmayı, paylaşmayı, infak ve sadakayı, yedirme ve içirmeyi, dayanışmayı ve birlikte kullukta birleşerek yaşamayı önceler. Yani bir boyutu öznel iken diğer boyutu nesnel bir zemine yaslanır. Kişisel ibadetlerdeki tutumu ile toplumsal dayanışmadaki tutumu birlikte iz düşümü sağlar. Bütünlüğü sağladığı zaman mümin, hayatı müslümanca yaşamaya imkân bulur ve ilahi rıza ile ilahi inayete kapı aralar.
İşte, Ramazan bayramı, belirli bir süre içinde kişi elinden geleni yaparak, kendinden ödünler vererek, kendinden paylaşarak bir çaba ve gayretin sahibi olur. Toplumsallaşmanın önündeki kin, öfke, nefret ve yalan gibi temel hususlardan özellikle kaçınarak sabır gösterir ve bunu başardığı zaman bayram onun bayramı olur. Bu bayram iki boyutlu, birincisi, üç gün boyunca kulluğun sevincini eşi, dostu, akrabası ve yakınları ile paylaşır. Büyük bir sevinç yumağını yaşar ve normal yaşama geçiş sağlar. Ama bu bir ay boyunca elde ettiği tecrübeye dayalı idrak ile geride kalan on bir ayda daha sorumlu bir kulluk ve ahlaki bir kişilik olarak hayatına devam edecektir. İkincisi ise, bu bir ayda yaşadığı dini tecrübe ve gösterdiği çaba ve gayret ile elde ettiği şuur üzerinden yaşamını kurtaracak bir zemin yakalayarak kurtuluşa adım, adım yaklaşır ki bu bayram için en büyük kutlamayı getirir. Ülkesini kurtaran kişi nasıl bir mutluluk hissi ile doluyor ve coşuyorsa kişi, ibadetini taçlandıran şuur üzerinden hayatını günahtan azade kılarak varlık kazandığı içinde yeterli düzeyde bir sevince ve coşkuya vesile olur.
Günde beş vakit namaz, günün belirli zamanlarında rutin yaşama ara vererek Allah’ı hatırlamak ve O’nu anarak kendini nisyana terk etmekten kurtulmanın yollarını arar. Haram şeylerden sakınarak ilahi inayete açık bir halde bulunmayı tercih ederek kötülükten uzak durmayı bir sorumluluk olarak ortaya koyar. Toplumsal........
© Mir'at Haber
