Ahlakın Oluşumunda Ruh Biçim İlişkisi…
Ahlak, insan ve varlığın üzerine kaim olduğu anlamın dışlaşarak varlık kazandığı bir kimliği işaret eder. İnsan açısından ahlak ise; yaratılış gayesi ile uyumlu bir ruh ve biçim bütünlüğünü işaret eden eylemler bütünüdür. Ahlak dendiğinde bir tamlıktan söz edilir. Eksik, zaaf taşıyan veya tamamlanmamış bir şey için ahlak kavramını kullanmak eksik ve aldatıcı bir operasyonu işaret eder. O yüzden ahlak ile anlam arasında birebir irtibat söz konusudur. Anlam ise insanın yaratılış macerasının neliğini izhar eden bir bakışı işaret eder. Ahlak gibi anlam kavramı da Yaratıcı, Yaratılış ve Yaratılmışlığı içinde taşıyan bir bütünlüğü taşıması elzem olan kavramlardandır. Bu iki kavramı kendi otantik yapılarından soyutlayarak kelime oyunları üzerinden dinden/ aşkınlıktan azade kılarak seküler bir zeminde yeniden tanımlama girişimi başlı başına bir fiyasko olarak tarihe kaydedilmiştir.
Modernliğin temel ikilemi olan Kartezyen düalizm, ruh ve biçim ayrımını meşrulaştırmıştır. Ruh ve biçim arasındaki bütünlüğü ortadan kaldırdığınız andan itibaren hem ruha ve hem biçime müdahale etme imtiyazı elde ederek yozlaştırıyorsunuz… O yüzden modern batı ahlaktan yoksun ve salt biçimsel bir ilişki ağı ile sınırlı bir yaşamı sürdürmek zorunda kalmaktadır. Ve bütün bir dünyayı da bu ilişki ağına mahkûm kılma isteğini uygulamada her türlü imkânı devşirerek gerçekleştirmeye çalışmaktadır.
Modern müslüman zihinde bu durumdan beslenmeye devam ettiği için ahlaki olanı ruh ve anlama irca ederek biçimi elastiki bir şekilde devre dışı bırakma arzusunu açığa çıkartarak farklı İslam tanımlamaları yapmaya başladı. Türk İslam’ı, Arap İslam’ı, Acem İslam’ı, Avrupa İslam’ı, sol İslam, liberal İslam, sosyolojik İslam gibi tamlamalar eşliğinde İslam olan Ed Din’i değişime uğratarak insan zihninin eseri olan bir kılıfa koyma çabaları artarak devam etmektedir. Doksanlı yıllarda Türkiye’de benzer tartışmalar Sivilleşme, özgürlük, demokrasi, insan hakları eşliğinde başlatılmıştı. Süreç giderek, Sünnet kavramını tartışmaya açmaya, Arap İslam’ı kavramsallaşması üzerinden Türk İslam’ı kavramsallaştırılmasına yöneltildi. Ve bugün bu konuda epey ileri adımlar atılarak ulaşmak istenilen hedefe yaklaşılmıştır. Deist ve ateist yaklaşımlar, ‘İslam bu çağa hitap etmiyor’ denilerek meşrulaştırılmak istenmektedir. Ruhu biçimden kopartarak yeniden biçimlendirmeye çalışmanın doğal sonucu olarak öne çıkan bu durum yeni açmazlara kapı aralamaktadır. Başörtüsü gibi namaz gibi kurban gibi temel kurallar bile bu biçimsellik tartışmasında yeniden gündeme taşınarak farklı sonuçlar doğuracak yaklaşımlar........
© Mir'at Haber
visit website