Süzgeci kaybolanlar
Tarihi çağlar içinde bilgiye en kolay ulaşılan çağda yaşıyoruz. İstemediğimiz kadar çok bilgi ile karşı karşıya kalıyoruz her an. Hiç bu kadar çok bilgiye ulaşmamıştık. Fakat hiç bu kadar az da düşünmemiştik. Düşünce süzgecini kaybeden insanların yaşadığı bir çağdayız. Süzgeci kaybolan bir zihin, neyin bilgi, neyin gürültü olduğunu ayırt edemez. Parmaklarımızın ucunda sayısız kaynak, binlerce görüş, milyonlarca içerik var. Her gün gözlerimizin önünden akıp giden veri denizinde yüzüyor ama sanki susuzluktan kırılıyoruz. Zihinlerimiz doymuyor, ruhlarımız sükûna ermiyor. Bilginin bu denli çoğaldığı bir çağda hakikate ulaşmanın bu kadar zorlaşması ne tuhaf.
Modern insan, bilgiyle kuşatılmış ancak hikmetten mahrum kalmış durumda. Tıpkı çölde yönünü kaybetmiş bir yolcu gibi; elinde harita çok ama pusulası yok. İşte tam da burada enformasyon çağının bir yan etkisi çıkıyor karşımıza: enformasyon yorgunluğu. Her gün yeni bir şey öğrenmek zorundaymış gibi hissediyoruz. Bir konuda fikrimiz olmasa bile birkaç başlık okuyarak konuşmak, hüküm vermek istiyoruz. Sanki bilmek, var olmanın tek yoluymuş gibi. Oysa bu telaş,........
© Milli Gazete
