İmanın tadını alan dünyada da, ahirette de mesut olur
Rızık kadar iman da Allah’ın bize bahşettiği mükâfatlardandır. Nasıl bize bahşedilen rızkı kazanmak için çalışıyorsak, bize bahşedilen iman için de çalışmamız lazım. Atadan, dededen, anne-babadan Müslüman’ız. İmanımız var diyoruz. Fakat kaçımız imanın tadını aldık. İşin özü, kendi içinden, tanıyarak, anlayarak, bilerek iman edip teslim olmaktır. Allah’ı bileceksin, Peygamber Efendimiz’i (S.A.V.) tanıyacaksın, öyle iman etmiş sayılırsın. İmanın tadını alan, dünyada da ahirette de mesut olur. İmanın lezzetini ilk alanlar sahabe efendilerimizdi ve ‘hepsi gökteki yıldızlar gibidir’. İman da amele bağlıdır. İman ettiğini söylemek yetmez. Bunu göstereceksiniz. Nasıl? İbadetle, teslimiyetle ve samimiyetle göstereceksin. Bir insan Allah’a (C.C.), Resulullah Efendimiz’e (S.A.V.), teslim olması onların dediğinin dışına çıkmamak anlamına gelir. Allah’ın (C.C.) helal kıldığı dairede, haramlarından uzak durarak, sünnete uygun bir hayat yaşamak imanın kuvvetli olduğuna delildir. Hak ettiği gibi İslam’ı yaşayan kişi imanın tadını alıyordur ve dolayısıyla hem dünyada bahtiyar olur hem de ahirette.
DİNİMİZ İSLAM’DA TEMBELLİK YOKTUR, ÇALIŞACAĞIZ
Dinimiz bize çalışmayı emrediyor ama biz tembelliğe........
© Milli Gazete
