Zamanda kendini yönetmek-1: Ayet ve hadislerle zaman
Bu konu başlığı, alışılmışın dışında hatta garip olarak bile algılanabilir. Çoğunluk, “zaman yönetimi” ifadesinin kulağa daha hoş geldiğini ve daha uygun olduğunu düşünebilir. Ama işin aslı, zamanı yönetmenin kimsenin elinde olmamasıdır; kişi ancak zamanın içinde kendini yönetebilir. Zamanı bir dakika ileri veya geri alamayanlar, asla zamanın yöneticisi olamazlar.
İşin felsefesinden ziyade zamanı israf etmeden en verimli şekilde kullanmanın derdine düşmek gerekir.
“Asra yemin olsun ki hiç şüphesiz insan hüsrandadır. Ancak inanıp salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.” (Asr Sûresi, 1-3)
Mehmet Akif’in ifadesiyle:
Hâlık’ın nâmütenâhi adı var, en başı Hak. Ne büyük şey kul için Hakk’ı tutup kaldırmak! Hani, Ashâb-ı Kirâm, ayrılalım, derlerken, mutlaka Sûre-i “ve’l-Asr”i okurmuş, bu neden? Çünkü meknûn o büyük sûrede esrâr-ı felâh: Başta imân-ı hakîkî geliyor, sonra salâh, sonra hak, sonra sebât. İşte kuzum, insanlık... Dördü birleşti mi yoktur sana hüsrân artık!
Rivayet edilir ki Sahabe-i Kiram bir araya geldiğinde, birbirlerinden Asr Sûresi’ni okumadan ayrılmazlardı. Bu neyi ifade ediyor acaba? Asr Sûresi’nde, iman ehlinin bütün hayatı boyunca uygulayacağı metotlar vardır. Yeter ki bu sûreye bir ibret nazarıyla bakabilelim.
Bu manada İmam Şâfiî, “Allah, sadece Asr Sûresi’ni indirmiş olsaydı, bu, kullarına hüccet olarak yeterdi” sözüyle bu sûredeki prensiplerin ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır.
Asr Sûresi’nde ifade edilen; zamanı en iyi şekilde kullanma,........
© Milli Gazete
