En Büyük Keramet: İstikamete Sarılmak - 1
Süfyân b. Abdullah (r.a.) şöyle dedi: “Yâ Resulallah! Bana İslam’ı öyle bir anlat ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim.” Resulullah (s.a.v) buyurdu: “Allah’a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol!” (Müslim)
İstikamet, bu dini Allah’ın gönderdiği gibi doğru anlayıp Resulullah’ın yaşadığı gibi yaşamaktır.
Bugün en büyük derdimizin istikamet üzere yaşamak olması gerekirken, güncel meşgaleler içerisinde istikamet, bir müminin gündeminde en son sıralarda yer almaktadır. Her gün kıldığımız namazlarda Fatiha Sûresi’nde defalarca “Bizi dosdoğru yola ilet” dua ve niyazıyla istikamet yolunun duacısı olduğumuzun bile farkında değiliz maalesef.
Toprağın üzerindeyken istikamet üzere dosdoğru bir hayat yaşamazsak, toprağın altında zaten bizi dümdüz uzatırlar. Bunu şöyle bir kıssa ile gözümüzde canlandıralım:
“Tilki ile yılan yol arkadaşlığı yapmaya karar verir ve uzunca bir yol gittikten sonra karşılarına bir nehir çıkar. Yılan der ki: ‘Ben kara yılanıyım, yüzme bilmem. Ama bildiğim kadarıyla sen iyi yüzüyorsun. Bu durumda ya beni karşıya geçireceksin ya da arkadaşlığımız burada bitecek.’
Bu istek üzerine tilki, teklifi kabul edip yılanı sırtına alır ve karşıya geçirirken nehrin tam ortasında yılan, ‘Tilki arkadaş, ben seni burada sokup öldüreceğim’ der. Tilki, ‘Bu nasıl iş, arkadaşlık böyle mi olur?’ diye sorar. Yılan, yılanlık yapmaya devam ederek onu ısırıp öldüreceğini söyler. Bunun........
© Milli Gazete
