Örneklerle davalar ve dava erleri
“Volkan gibi lav atmış, ne susmuş ne sönmüşüm;
Ben bu dava uğruna divaneye dönmüşüm!”
Gençliğimizi dilimize pelesenk olan bu beyitle anlamlandıran mücadele insanı rahmetli Osman Yüksel ağabeyi, namı diğer Serdengeçti’yi ilk defa 1965 seçimleri arefesinde Alparslan Türkeş ve Muzaffer Özdağ’la şehrimize geldiklerinde görmüştüm.
Eski buğday pazarı meydanının karakola yakın bir yerine konmuş bir sandalye üstünde konuşmuşlardı.
Hazırlıksız bir toplantıydı. Ben daha çok, şiir de yazan babamın bir arkadaşının anlatımından tanıdığım Serdengeçti’yi merak ediyordum. Sandalyede ilk o konuştu. Daha doğrusu şiirlerini haykırdı. Aklımda kalan;
“Anadan geçtik biz, yardan da geçeriz,
Bize Serdengeçti derler!” mısralarıydı.
Yukarıya aldığım beytini ise, babamın arkadaşı sonra ezberletmişti.
Serdengeçti’yi dinleyen az sayıdaki kalabalığın petrol istasyonu tarafındakiler o iner inmez, “Buradan gidin! Menderes’imizi astınız!” şeklinde ancak yazacağım yumuşak ifadelerle protestoya başlamışlardı.
Sert hareketlerle sandalyeye çıkan Muzaffer Özdağ, protestoculara dönerek, beklenmedik efelenmesini yapmıştı.
“Dinle lan dinle! Biz ihtilal yapmış, hükümet devirmişiz. Sen mi susturacaksın? Dinle lan dinle!”
Ortamı yumuşatmak için olsa gerek, Türkeş çıktı sandalyeye. Oraya bir seçim konuşması yapmak için gelmediklerini, Adana’dan Ankara’ya geçerken selamlamak için uğradıklarını, vatana hizmet için yaptıklarını, yapmaya devam edecekleri gibi cümlelerle protesto eden grubu susturmuştu. O protestocu köylülerin sonra MHP’li olması, politikanın cilvesi olsa gerek.
Millî Gazete’mizde yazdığı yıllarda iki, üç kez görüşme imkanı bulduğum rahmetli Osman Yüksel ağabeye, şehrimizdeki o toplantısından sonra efsaneleştiğini ve bir çok esnafın mısralarını söylediğini anlattığımda, “Bir nesli nasıl mahvettiler” kitabına atıf yaparak, kurtulanlardan saymıştı beni.
Osman Yüksel Serdengeçti ağabeye rahmet isterken, anlatmak istediğim, bu günlerde “Adli” vak’alarla anılan politikacı Ümit Özdağ’ın, babası Muzaffer Özdağ’a siyasi üslup benzerliğidir.
Suikasta uğramak endişesinin adli makamlara yansıtıldığı TV oturumlarında konuşulan ve bugün yanaşık medya yazıcılarının hatırlamakta zorlanacakları Kaşif Kozinoğlu örneği verilen Ümit Özdağ konusunun bize yaptırdığı başka çağrışımlar var.
Karanlıkta bırakılan siyasi suikastlar acısını, ihmallerin ve tedbirsizliklerin ürettiği yanıcı ve yakıcı acılarla harmanlamayı başaranlardan kalan örnekleri unutmadık.
Bir 24 Ocak’ta bombalı........
© Milli Gazete
visit website