Hemen ve derhal gidecekler deselerdi ah deselerdi
Yazılarımızda, demeçlerini malzeme konusu yaptığımız politikacıların tasnifinde Sayın Bülent Arınç ilk sırayı kimseye bırakmaz. Görünen o ki, yazdıkça yazma arzumuzu kamçılayan Sayın Arınç demeçlerini bu sayfadaki izahımız, Türk basınından olma görevinin, yalnızca Millî Gazete’de yapıldığının biricik ve tek tescilli belgesi olmaktadır.
“Suriye’de olanlarda en kârlı çıkan İsrail’dir!”
Son demecindeki bu cümlesi, haber sitelerinde başlık yapılmıştı. Bir onay, bir tasdik kurgulu, bu kabul kokulu Sayın Arınç demecini okuyanların aklına herhalde, Emevi Camiinde ve kameralar önünde namaz kılan Müslümanlar’ın güvenlikleriyle alakalı ve endişe içerikli hiçbir soru düşmemiştir.
Sayın Arınç’ın haber sitelerinde başlık yapılan bu cümlenin üstünde ve altında, politik yolunun karakterini yansıtan, itinayla seçilmiş kelimelerle ördüğü ve fakat analizi ve sorgusu için hafıza ve bilgi gücünün yanında cesaretin de arandığı, ilkokulların Türkçe dersinde öğrenilen deyimle söylersek, leb demeden leblebinin anlatıldığı ve tarihin kaydına geçmesinin istendiği izahatları da var.
Aynı paragrafın ilk cümlesi şöyle:
“İsrail, beklenmedik şekilde ta Şam’a kadar geldi.”
Sayın Arınç’ın “Beklenmedik şekilde” kazıklamasına cevabı, bugüne gelmek uğruna partisini kapattırdıkları ve en şaşaalı iktidar günlerinde, “Ev hapsi”ne aldıkları rahmetli Necmettin Erbakan’ın son Millî Görüş partisi Saadet Partisi’nin yetkilileri, sosyal medyada bıkmadan paylaşılan ‘’Hedef Türkiye’’ videolarını göstererek vereceklerine eminiz.
Beklenmedik şekil, İsrail’in ta Şam’a kadar gelmesi mi, yoksa Sayın Arınç’ların durum tespitine yatmaları mıdır?
Devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde yaşanmış çok acılarımız vardır. Bunların içinden bir tanesini, bire bir benzer olmasa da, çağrıştıran bir işgalden bahsetmeyi, kalemimize verilen bir ulvi görev sayarız.
Destanı kanla yazılan Kurtuluş Savaşı’mıza işaret fişeği sayılan,
“Geldikleri gibi giderler!”
Cümlesi muhal farz söylenmemiş olsaydı ve muhal farz Sayın Arınç’ın saray yakınlığına eş değerde bir saray yakınınca ve onun söylemi vezninde, İngilizlerin İstanbul’a geldiklerinin seslendirilmesi duyulsaydı, rahmetli Üstad Necip Fazıl’ın tarih öğreten vurgusuyla biz de söylesek, muhal farz duyulsaydı, gelenlerin neler yaptıklarının listesinin mi peşine düşülecekti?
Talan edilen su kaynakları, yakılan gemiler, bombalanan uçaklar… Mahvedilen İran, perişan edilen Gazze ve Suriye.
Sayın Arınç’ın “Dışarıdan dua etmekle, temennilerle yürümez” kastından, köprü üstü mitinglerini niye anlayalım? Doğrudan ifade etmeyi bilmiyor mu?
Yoksa kurduğu partide milletvekili olmasına onay verdiği bir medya çalışanının bir zamanlar buyurduğu, “Liderine güvenmiyorsan, konusunca kodese tıkanacağını düşünüyorsan AKP’de işin ne?” itirazının mı etkisi altındadır hâlâ. (Bakınız, 23 Ekim 2021 tarihli ve zor kış mı, kurtlara ayaz mı, başlıklı yazımız.)
Meridyen Haber’in “Bülent Arınç’tan hadsiz Filistin hezeyanı:” başlığıyla duyurduğu 7 Ekim Aksa direnişine karşı yapılandırılmış cümleler aynen şöyle: ‘’Buradan çıkarımız ne bizim? Dinlemiyorlar, Sayın Cumhurbaşkanımız dün de kongrede çok güzel konuştu. Yani iki tarafı da diline almadan, ‘Taraflara sükunet tavsiye ediyoruz’ dedi. Bu bir diplomatik dil demek.’’
İşgal zulmüne direnirken şehit düşmüş Filistinlilerin işi kongrelerde güzel konuşanlar aramak mıdır, sorusunu geçiniz. Zira Şamil Tayyar’a mesaj gitmeliydi; biz de katıldık.
Fakat bizim şimdi üzerinde duracağımız, Sayın Arınç’ın, “Bu bir diplomatik dil demek” tanımıdır.
Devletimizin “Terörist başı” sıfatı verdiği İmralı’daki mahkûmun davet edildiği yere, “Milliyetçilik buradadır!” adresini veren........
© Milli Gazete
visit website