Borulardaki petrole değil tanıtılan yeğenedir isyan
“Yeğen” kelimesinin ayrı bir yeri vardır siyaset tarihimizde… Hatta üst üste iki seçimi (1965-1969) çoğunlukla kazanmış Adalet Partisi’nin bölünmesinin (1970) sebeplerinden biri de muhalif basının kalemine doladığı “Yeğen” konusudur. Ki 12 Mart’a giden yollara çakıl döktüklerini hiç fark etmediler.
“Yeğen Yahya’’ dolayısıyla başı çok ağrıtılan, partisinden parti kopartılan Demirel, “Başınıza Yahya kadar taş düşsün” ilencini de seslendiren merhum Demirel, Çankaya’ya çıktığı zamanlarda o günlerden yansıyan pişmanlığını “Arkadaşlarımızın hassasiyetini anlamadık” gibi bir cümle ile itiraf etmişti.
Meclis’te “Yeğen” şifresiyle hareketlendirilenlerin, yola çıkmış bir Erbakan harekatının Türkiye olmasının, “Demokratik” yollarla engellenmesinde kullanılacaklarını, 1973 seçimlerinden sonra ancak kavrayabilen CHP’nin, tarihinin en başarılı koalisyon hükümetinde olması ve fakat enerjisinin bir yıl sonra bitmesi ise ayrı bir sosyolojik hadisedir ve başka yazıların konusudur.
Yeni bir “Yeğen” vak’asıyla karşı karşıyayız gibi bir cümle kurmaya hiç niyetimiz yok. Lakin muvafık ve muhalif insanlarımızın, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın özne olduğu bir programda duydukları “Yeğen” hitabına tepkileri üstünden “Analiz” hakkımızı da kullanmak isteriz.
Kelimelerinin dizilişinden yazı başlıkları çıkardığım Üstad Sezai Karakoç’un ünlü “Mona Roza” şiirindeki “Ellerinden belli olur bir kadın” mısraının ilham kaynağı olduğunu okuyucularımız sanırım bilirler.
Yeğen, Özlem Zengin, program ve AKP özneleriyle, bahis mevzuu ettiğimiz şairin o mısraının birçok taklidi doğrudan olmasa bile dolaylı olarak yazılabilir. Lakin biz “Özlem’inden belli olur bir parti ya da yeğen zenginlikli ise bir iktidar” gibi cümlelerle örnekleştirerek basite indirgemeyeceğiz mizahımızı. Sosyal medya paylaşımlarından iki bakış açısının yansıtıldığı iki yazıyı öncelikle dikkatlere sunacağız.
Bir muhalif (Ümit Çebi) ironik bir sahiplenme yapmış: “Bazı AKP’li troller saygıdeğer Özlem Zengin hanımefendinin yakışmadığını ilan ederek, partiden ayrılması yönünde paylaşımlar yapıyor.”
Sonra, “Özlem Zengin’i istemezük”cülere, onun kim olduğunu anlatıyor. Biz özetledik. “Özlem Zengin, AKP’nin kendisidir, ciğeridir, atar damarıdır, ince ve kalın bağırsaklarıdır. Kalp gözü, tutan eli, söyleyen dilidir.”
AKP’lilerin, Türk siyaset tarihinin slogan sayfasına yazdırdıkları ve yirmi yıldır her fırsatta tekrarladıkları hücum-savunmayla da noktalıyor: “Özlem hanımı yedirmeyiz!”
Sayın Erdoğan, Özlem Zengin ve yeğeni üçgeninde konuşulanların da, göz ve kulak duyularına hitap eden program kesintisini izleyenlerin de üretimi nüktelerin de peşinde değiliz. Fakat şartları oluşturulmuş diyalogların bir maksadı olduğunu da biliriz.
“Yeğenimin adını telaffuz etmek istiyorum; (...) Benim yeğenim. Hiç olmazsa........
© Milli Gazete
