Yeni bir ittifak mı, eski bir hesap mı?
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Singapur’daki Shangri-La Diyalogu’nda yaptığı, “Avrupa ile Asya arasında pozitif bir yeni ittifak” çağrısı, küresel siyasetin yeniden şekillendiği bir döneme denk geliyor. Ancak bu teklif, sadece diplomatik nezaket çerçevesinde değil, aynı zamanda stratejik bağlamda da sorgulanmayı hak ediyor.
Avrupa’nın, özellikle de Fransa’nın dış politika sicili, bu türden çağrıların arkasındaki samimiyeti doğal olarak tartışmalı hale getiriyor. Gerek tarihsel travmalar, gerekse güncel hatalar bu öneriyi idealist bir vizyondan çok yön kaybı ve çaresizlikler yaşayan bir ülkenin güç ve denge arayışı olarak görülmesine sebep oluyor.
Fransa’nın Zedelenen İmajı
Macron’un önerisi, Fransa'nın küresel düzeyde düşen etkisini telafi etme çabası olarak da okunabilir. Son yıllarda Fransa, Afrika’da -özellikle de eski sömürgelerinde- ciddi bir itibar kaybı yaşıyor. Mali’de askeri varlığına karşı yükselen toplumsal öfke ve sonrasında yaşanan darbe süreçleri, Fransa'nın bölgedeki nüfuzunun halk nezdinde de reddedildiğini gösterdi. Benzer şekilde Cezayir ile diplomatik ilişkilerde yaşanan krizler, Fransa'nın sömürge geçmişiyle yüzleşememesinin günümüze uzanan etkilerini yansıtıyor.
Ortadoğu’da ise Lübnan üzerinden kurduğu tarihî bağlar, özellikle ekonomik kriz sürecinde etkisiz kaldı. Macron’un Beyrut liman patlaması sonrası yaptığı sembolik ziyaretler, sahadaki sorunları çözmekten çok, kameralar karşısında verilen mesajlarla sınırlı kaldı.
Ve belki de Fransa'nın uluslararası arenadaki kırılganlığını en net gösteren gelişme, 2021'de Avustralya'nın ABD ve İngiltere ile imzaladığı AUKUS denizaltı anlaşmasıydı. Bu ittifak sayesinde Avustralya, Fransa ile yaptığı milyarlarca dolarlık denizaltı anlaşmasını........
© Milli Gazete
