Tehdit ve mağduriyet arasında Müslümanlar
Bir özne olmaktan uzaklaşan Müslümanların kendilerine biçilen rolü oynamaktan, kendilerine giydirilen kavramsal çerçeveye hapsolmaktan başka çareleri yok sanırım. Çünkü özne olabilecek ontolojik ve epistemolojik müktesebatı harekete geçirmeden tarihin sayfalarında kaybolan bir zihnin özne olmasını bekleyemeyiz. Bundan dolayı tanımlanan konumunda kalan Müslümanlar, bütün enerjilerini bu tanımlamaları aşmak için kullanmak zorunda kalıyor. Yazının başlığı da aslında bu gerçekliği ifade etmek için kullanılmıştır.
Müslümanlar neden mağdur ve mağdur oldukları halde küresel sistem içerisinde aynı zamanda neden tehdit olarak görülebiliyor?
Müslümanların hem tehdit olarak algılanması hem de dünya sistemi içinde mağdur edilmeleri arasında ilk bakışta çelişkili görünen ama aslında yapısal olarak iç içe geçmiş bir ilişki vardır. Bu durum, algı ile gerçeklik arasındaki çarpıtılmış çelişki olarak okunabilir. Küresel sistem içerisinde alternatif bir sistemin imkânı ancak Müslümanların membaından çıkabilir. Bunun farkında olanların başvurduğu temel kurgu, Müslümanları mağdur bırakılma ve tehdit gösterilme arasında sıkıştırılmasıdır. Enerjilerini bu iki tanımlamayı aşmak için........
© Milli Gazete
