Silahlara veda
Umutla beklenen gün geldi.
Sıcak bir günde, o hiç sevilmeyen ateş yakıldı.
Sanki yitiklerin yürekleri yaktığı ateşi anımsatırcasına.
Barışın bari sembolü olmasaydı ateş.
Ne ki silahlar toprağa da gömülemezdi, suya da atılamazdı, kan kusturmuş demirleri kabul etmezdi toprak ve su.
Kim bilir belki de ölüm makinelerini ancak ateşle yok edebilirlerdi.
Lakin hepimizin o kadar ihtiyacı var ki silahların bırakılmasına.
Terör, kan, ceset, evlat yitimi dağ gibi; acılar bitsin de her şeye razıyız deyip boyun bükmekteyiz.
Hatta o silahlar yanarken kim bilir hangi ana kuzusunu, gök ekini yaşamdan alan kurşun, namlusuna sürüldü diye yüreğimiz bir kez daha yerinden çıktı.
Eli böğründe anneler bile “ben yandım, başkası yanmasın” deyip umutla seyretti silahların bırakıldığını.
Evlat kaybı ile ocakları sönmüş babalar, emperyalistlerin heveslerinin kırılacağı inancı ile derin bir nefes aldı.
Elinin kınası solmamış gelinler, başka kadınlar yalnız kalmasın deyip hıçkırıklarını........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d