Selman ve asansördeki çocuk
“Terörsüz Türkiye”, görünen o ki çoğunluğun hülyası.
İnsanlar artık savaşlardan, terörden, kavgalardan bıkmış.
Barış, huzur, dinginlik istemekte.
Terörün en yakın acılarını devşirenler de, başkalarının canı yanmasın diye bu rüya gerçekleşsin istemekte.
Gerçi bu hayalimizin elimizden alınacağı korkusu had safhada.
Emperyalistlerin rahat yüzü görmemize izin vermeyeceklerini, Suriye saldırıları ile anlamaktayız.
Bir adım sonrası Türkiye diye ürkmekteyiz.
Bütün bu ümit ve korku arasında yine de yaşanabilir bir ülke için başka mazlumlar yitirilmesin düşüncesi hücum etmekte yüreğimize.
15 Temmuz’un ertesi yılı bir Anadolu şehrine gitmiştim.
Beni gardan alan arkadaşım evine götürürken asansörde karşılaştığım çocukla darmadağın olmuştum.
Minik cüssesi ile elindeki ekmeği bağrına bastırmış fakat öyle hüzünlü idi ki sanki dağlar devrilmiş de o çocuk altında kalmıştı.
Bizden önce inince arkadaşım anlattı,
Babası içeride, KHK’dan yargılanıp işinden atıldı, aile perişan oldu.
Aklıma Selman geldi, burnumun direği sızladı.
Selman, benim........
© Milli Gazete
