Mümkün mü?
“Kurtlar sülük oldu, sıyrıldı posttan
Kaçan kurtuluyor, ahbaptan dosttan
Değişti bahçıvan, bozuldu bostan,
Hıyarlar acıdır, karpuzlar kelek
Beş sene dolmadan doğma ha bebek.
Vaziyet bambaşka vaziyet oldu
Yaşamak işkence, eziyet oldu
Dalkavukluk üstün meziyet oldu.
Sanatkârlar sansar, dâhiler şebek
Sözümü dinlersen hiç doğma bebek.”
(Abdurrahim Karakoç/Bebeğe İhtar)
“İşte biz, kazandıkları günahlar yüzünden zalimleri kötülük işlemede birbirine böylece dost ve yardımcı yaparız.” (En’âm / 129)
Pazartesi
“Sıkıntı kollarını göğsümde kavuşturmuş.
Soluk alırken, genişleyip daralan kaburgalarım,
zamanın boşuna ve nedensiz geçtiğini biliyor.
Çoktandır yabancı bir cismin kalbime sürtünmekte olduğunu biliyorum.
Yine de biri çıksa, nasılsın dese alışkanlıkla iyiyim diyeceğim.
Kederli olduğum da söylenemez zaten.
Buna sebep de yok çünkü.
Ne taze bir ölüye sahibim ne felâket geçirenlerim var.
Dedim ya oturuyorum öylece.
İyi ki etrafımda kalbimi tanıyanlar yok.”
(Cahit Zarifoğlu)
Basit, sade hayatlar yaşamak istiyoruz aslında. Hepimizin dilinde buna benzer cümleler dolanıyor ama gerçek bir istek mi yoksa sadece bu da diğer heveslerimiz gibi bir heves mi? Basit yaşama duyulan bir özlem mi yoksa bir kaçış arayışı mı? Elbette herkesin niyeti kendi içerisinde sahihlik........
© Milli Gazete
visit website