Kıyısında Kalmak
“Güneşi tutamadım
Bir soluk alamadım
Umuttu, sevinçti yarının adı
Ben dünlerde kaldım
Üstüme çöksün de dağlar ve taşlar
Günahım beni sarmasın
Bilirim yalandır, biter bu rüya
Gözlerim onda kalsın”
(Grup Genç)
Perşembe
Dili Tüketmek
Dil ve kültür, bir toplumun kimliğini belirleyen ve onu diğer toplumlardan ayıran en temel unsurlardır. Dil, düşünce ve duyguların ifade edilmesinde bir araç olarak öne çıkarken, aynı zamanda bir toplumun kültürel mirasının taşıyıcısıdır. Kültür, bireylerin içinde büyüdüğü ve kendilerini var ettiği bir değerler bütünüdür. Bu bağlamda, dil ve kültür arasındaki ilişki, bireylerin kimlik inşasında ve toplumsal değerlerin nesiller boyunca aktarılmasında kritik bir rol oynar.
Durkheim’ın vurguladığı gibi, kültür bireyi şekillendiren en güçlü mekanizmadır. Kültür, sadece ebeveynlerden çocuklara dikey bir şekilde değil, toplum içindeki bireylerden birbirine yatay bir şekilde de aktarılır. Bu süreç, bireylerin sosyal şartlanmalar ve toplumsal baskılar yoluyla kültürel kalıpları benimsemeleriyle tamamlanır. Bourdieu’nün “kültürleme” kavramı, bireyin doğduğu andan itibaren kültürel değerleri öğrenmesi ve bu değerlere uygun bir şekilde davranmayı içselleştirmesi sürecini ifade eder. Kültürleme süreci, bir toplumun kimliğinin sürdürülmesini sağlarken, aynı zamanda bireylerin kendilerini topluma ait hissetmelerine olanak tanır.
Dil, bu kültürleme sürecinin en belirgin unsurlarından biridir. Edward Sapir’in belirttiği gibi, dil insana özgü bir iletişim yöntemi olup, simgeler aracılığıyla düşünceleri, duyguları ve arzuları iletme işlevini görür. Toplumun değerleri, inançları ve normları, dil yoluyla taşınır ve bir sonraki nesle aktarılır. Bu nedenle dil, bir toplumun kültürel yapısının hem yansıması hem de sürdürücüsüdür. İnsanlar arasındaki iletişim, dilin sağladığı ortak bir zemin sayesinde mümkün olur ve bu zemin, toplumsal bağların güçlenmesine hizmet eder. Değerler ise, bireylerin ve toplulukların yaşamlarını şekillendiren, onları bir arada tutan ahlaki ve etik ilkeler bütünü olarak tanımlanır. Collins’in ifade ettiği gibi, değerler bir toplumun yapı taşlarını oluşturur ve bireylerin davranış kalıplarını belirler. Dil, bu değerlerin ifade edilmesinde ve yayılmasında anahtar bir rol oynar. Toplumsal normlar ve inançlar, dil aracılığıyla dile getirilir ve bireylerin duygusal ve düşünsel dünyasında yer edinir.
Sonuç olarak, dil ve kültür arasındaki bu güçlü bağ, toplumsal yapının sürekliliğini sağlar. Bir toplumun kültürü, dilin taşıdığı mesajlarla korunur ve geliştirilir. Bu süreç, insanın yalnızca biyolojik bir varlık olmaktan öte, toplumsal bir varlık olarak anlam kazanmasını mümkün kılar. Dolayısıyla dil ve kültür hem bireyler hem de toplumlar için bir kimlik oluşturma sürecinin ayrılmaz........
© Milli Gazete
